What is MY IP Address SSD VPS

Konuyu Değerlendir
  • 1 Oy - 4 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

D Vitamininin önemi
#1

D Vitamini veya hormonu, cilt tarafından Güneş'in UVB ışınları vücutta sentezlenerek üretilir. D vitamini, insanoğlu için hayati öneme haiz stratejik bir vitamindir. %90'ı Güneş'ten, %10'u yiyeceklerden alınmaktadır. Sonsuz Yüce Allah, üzerinde yaşadığımız, her türlü nimetlerinden ve güzelliklerinden yararlandığımız Dünya'yı; dünyadaki canlı yaşamı, Güneş'e bağlı kılmıştır. Allah'ın Rahmeti olarak Güneş, insanoğlu ve canlı yaşam için vazgeçilmez bir enerjidir. Herkesin istediği kadar faydalanabileceği bedava sağlık enerjisidir.

[Resim: V3gjlEj.jpg?1]

MODERN YAŞAM: D VİTAMİNİNE KAPALI

Modern yaşamın getirdiği sağlıksız yaşam sonucu insanlar, kendilerini evlere, arabalara ve işyerlerine hapsederek bu rahmetten yoksun kalmaktadırlar. Köylerde-kırsalda yaşayanlar bir nebze daha Güneş'ten faydalansalar da modern yaşam oralara da uzanmış ve onları da etkilemiştir.

D VİTAMİNİNİN ÖNEMİ

Son araştırmalar, D vitamininin insanlık için öneminin, bugüne kadar bilinenden çok daha fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Hatta yapılacak yeni araştırmalarla D vitaminin bugün bilinenden daha da hayati öneme haiz olacağını tahmin etmekteyiz. Bu vitaminin, insandaki 200'den fazla geni etkilediği, bu genler arasında kanser ve bağışıklıkla ilgili hastalıklarla bağlantılı olanların da bulunduğu anlaşılmıştır. Uzmanlar, D vitaminini, bugün hormon olarak da görmektedirler.

D VİTAMİNİNİN KAYNAĞI: GÜNEŞ

D vitamini terimi aslında iki bileşeni içerir: D2 vitamini ve ondan kimyasal yapı bakımından biraz farklı olan D3 vitamini. Ergokalsiferol olarak da adlandırılan D2 vitamini, mayalar tarafından üretilir ve çoğunlukla besinlere katılır. Öte yandan D3 vitamini(kolekalsiferol) ise güneşe maruz kalma ile deride üretilir. Ancak D3 vitamininin D2 vitamininden daha kararlı yapıya sahip ve daha güçlü olabileceği; dolayısıyla da tercih edilen güçlendirici olması gerektiğine dair kanıtlar vardır.

D vitamini, Güneş ışığı deriye nüfuz ettiğinde kolesteroller ile üretilir. Daha ayrıntılı şekilde bakılacak olursa D vitamini oluşmasına neden olan şey; öncüsü 7-dehidrokolesteroldan Güneş ışığının kırılmasıyla oluşan ultraviole B (UV-B, 280-315 nm) ışınlarıdır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), yeterli D vitamini üretimini sağlamak için Güneş yanıklarının oluşmamasına dikkat edecek şekilde; her gün yüz ve kolları yaklaşık 30 dakika Güneş ışığına maruz bırakmayı önermektedir.

[Resim: U03Xf2I.gif]

GÜNLÜK D VİTAMİNİ İHTİYACI

D vitamini Seviyesi
ng/ml Yeterlilik Durumu
0-10 Ağır Eksiklik
10-30 Eksiklik
30-150 Yeterlilik
›150 Toksik Etki

İhtiyaç duyulan günlük D vitamini; bebek, çocuk ve 50 yaşın altındaki erişkinler için 200, 50-70 yaş arasındakiler için 400, 70 yaş üzerindekiler için 600 ünitedir. Yazın öğle vakti gölgenin en kısa olduğu zaman, güneşin en faydalı zamanıdır. Koruyucu sürmeden 20 dakika kalırsanız vücudunuzda 25.000 ünite D vitamini yapılır. Eğer eliniz, yüzünüz dışında vücudunuzun daha fazla bölgesini, bacaklarınızı ve sırtınızı korumasız olarak güneşlenirseniz, vücudunuz 50.000 ünite üretir. D vitaminine en çok ihtiyaç duyan yaşlılarda dahi, sadece el, yüz ve ön kolların, haftada 2-3 defa pembeleşmeyecek kadar Güneş ışığı alması yeterlidir.

Ayrıca D vitamini yıkıma uğrayan bir moleküldür ve 21 günlük yarı ömre sahiptir. Yani, yazın güneşlenerek vücutta D vitamini depolayarak, kışın kullanmak mümkün değildir. Çünkü D vitamini kısa ömürlü bir vitamindir. Yıkımı ve yapımı dinamik olması sebebiyle sürekli alınması gerekir. D vitamini eksikliği ve yetersizliği tanısı, kandaki D vitamini (25OHD) düzeyleri ile konabilir.

DÜNYA'DA D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ

Uzmanlar, son derece yaygın biçimde ortaya çıkan D vitamini eksikliğinin giderek arttığına dikkat çekiyor. Öyle ki hastalık Dünya'da 1 milyardan fazla kişide bulunuyor. Dünya genelinde yapılan araştırmalara göre, D vitamini eksikliğinde ilk sırada %90 gibi büyük bir rakamla, yaz güneşi görmeyen ülkelerin başında gelen Kanada var. Kanada'yı %60 ile Amerika ve %55 ile Avrupa ortalaması takip ediyor. Türkiye nüfusunun ise %70'inin D vitamini eksikliği yaşadığı belirtiliyor. Yani her üç erişkinden ikisinin D vitamini eksik. Eksiklik genelde gençlik ve orta yaş döneminde çok fazla fark edilemiyor. Ancak kanda ölçümle saptanabiliyor. Rahatsızlık, yaş ilerledikçe ve D vitamini eksikliği derinleştikçe, kaslarda güçsüzlük, sık düşme ve geceleri özellikle kramplar ve yaygın vücut ağrıları gibi şikâyetlerle kendisini gösteriyor.

UZMAN İTİRAFI: "D VİTAMİNİNİ TANIYAMADIK"

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selçuk Dağdelen, D vitamini eksikliği için "Modern çağ hastalığı" ifadesini kullanıyor. Sebebi ise D vitamini eksikliğinin bağırsak hastalıkları, romatoid artrit, MS, diyabet, birçok kanser çeşidi ve kalp hastalıklarının oluşmasındaki rolü. Dağdelen, D vitamininin ilk tanımlandığı günden beri kendilerini şaşırttığına dikkat çekiyor:

"İlk tanımlandığından beri bizi üçüncü kez yanıltıyor. İlk yanlışı, 'vitamin' dediğimiz zaman yapmışız. İkinci yanlış, sadece kemik sağlığı için gerekli olduğunu sanmamız. Üçüncüsü de modern yaşam tarzından en çok etkilenen vücut bileşeni, bunu da pas geçmişiz. O yüzden şunu söylemek yanlış olmaz. D vitamininin insan sağlığı üzerindeki önemini yeni fark ediyoruz."

D VİTAMİNİ KONUSUNDA YAPILAN YENİ ARAŞTIRMALAR

Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism Dergisi'nde yeni yayımlanan bir araştırmaya göre, D vitamini eksikliği olan yaşlı bireylerde immün fonksiyon ciddi bir risk altına giriyor ve ölüm oranları artıyor. Prof. Dr. Mary Ward:

"Verilerimiz D vitamininin iskelet sisteminin yanı sıra bağışıklık sisteminin sağlığını sürdürmeye de katkı sağladığını gösterdi. Bu çalışma, geniş bir yaşlı birey örneğinde, D vitamini düzeyleri ile inflamasyon arasında bağlantı kuran ilk çalışmadır. Sonuçlar, D vitamini eksikliği olan özellikle yaşlı bireylerde, immün fonksiyonlarının risk altında olduğunu gösteriyor."

Oxford Üniversitesi Fonksiyonel Genomik Biriminden Andreas Heger'in başında bulunduğu araştırma, tıp dergisi Genome Research'de yayımlandı. Heger: "Çalışmamız, D vitamininin sağlığımız üzerinde, geniş bir yelpazeyi kapsayan alanlarda, çarpıcı etkilerinin bulunduğunu ortaya koyuyor" dedi. Bu vitamin, insan genomunun belirli noktalarında yer alan "D vitamini alıcıları (VDR)" üzerinden, DNA'ları etkiliyor. Heger'in ekibi, bu noktaların haritasını çıkardı ve bunların doğrudan etkilediği 200'den fazla geni belirledi. Heger şunları söylüyor:

"D vitamini eksikliğinin raşitizm hastalığıyla bağlantısı biliniyordu. Yeni çalışmayla, bu vitaminin eksikliğinin ayrıca, MS (multipl skleroz), romatizmal eklem iltihabı, tip 1 diyabet, bunama, kan kanseri ve kolorektal kanser dahil belirli kanser türleri ve bağışıklık sistemiyle bağlantılı hastalıklara yol açtığına dair bazı bulgular elde edildi."

Oxford Üniversitesi "Wellcome Trust Centre for Human Genetics"den Sreeram Ramagopalan şunları söylüyor:

"D vitamininin insanlar için ne kadar önemli olduğunu, bu vitaminin, bünyede bulunan biyolojik işleyişlerin çok geniş bir kesimi üzerinde rol oynadığını göstermektedir. Yapılan bir araştırma da, insan bağışıklık sisteminin, T hücreleri denen öldürücü hücreleri harekete geçirmesinde D vitamininin ne kadar önemli olduğunu ortaya çıkmıştır. Kanda D vitamini eksikliğinin bulunması halinde, T hücrelerinin vücuttaki enfeksiyonlardan haberinin olmadığı ve bu nedenle harekete geçmediği anlaşılmıştır. Hamilelik sırasında veya erken yaşlardaki D vitamini alımı, çocuğun ileri yaşlarındaki sağlığı üzerinde olumlu etki yaratacaktır."
Ramagopalan, Fransa gibi bazı ülkelerin D vitamini takviyesini, rutin halk sağlığı önlemi olarak uygulamakta olduğuna da dikkati çekiyor.

Çocuk Sağlığı ve Alerji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony'nin açıklamaları:

"'Bilimsel çalışmalar, D vitamini eksikliğinin kanser riskini artırdığını ortaya koyuyor. Hatta D vitamini eksikliği, kanser gelişmiş insanlarda uygulanan tedaviyi de kötü etkileyebiliyor. Yaz aylarında D vitamini ihtiyacımızın %95'ini Güneş'ten karşılayabiliyoruz. Sonbahar ve kış aylarında evden çıkma sıklığı azaldıkça D vitamini eksikliği baş gösteriyor. Son yapılan araştırmalar gösteriyor ki, D vitamini eksikliği sadece kemikleri etkilemiyor, Kandaki kalsiyum ve fosforun normal sınırlarda kalmasını sağlayarak kemik erimesini önleyen D vitamini eksikliğinde Alerjik rinit, alerjik astım, atopik dermatit, sedef hastalığı gibi alerjik hastalıklar, kolon, bağırsak, pankreas, kadın üreme organları ile ilgili kanserler, metabolik sendrom, şişmanlık, tip II diyabet gibi metabolizmayla ilgili rahatsızlıklar ve hipertansiyon gibi kalp hastalıklarının, D vitamini eksikliğiyle olan ilişkisi de yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır."

PROF. DR. KARATAY'IN "D VİTAMİNİ" UYARILARI!

"D vitamini vitamin değildir, D vitamini hormondur, çünkü vücudumuz onu üretiyor ancak vücudun onu üretmesi için ultraviyole ışığına ihtiyacı vardır. Ultraviyole ışığı da Güneş'ten gelir. Yağda eriyen vitamindir D vitamini. Son zamanlarda yapılan araştırmalarda bütün vücudumuzun hücrelerinde D vitamini kapıları var olduğu ortaya çıktı. Bu yüz yıl, D vitamini yılı olacak. D vitamini düşük olduğunda pankreastan insülin üretilmediği gösterildi. D vitamini bütün hücrelerimizin güçlenmesi için, hastalıklarımızla savaşabilmemiz için, vücudumuzun direncini artırması için önemlidir. Kanında D vitamini yüksek olanlar kışın hastalanmıyorlar. Bağışıklık sistemini güçlendirir, ADL ve kas sistemini güçlendirir, seks hormonlarını güçlendirir. Çok çok önemli bir hormondur. Tiroid hastalıklarını geçirir.

"D vitamini özellikle hamileler için ve yeni doğan çocuk için çok çok önemlidir. Yeni yapılan bir araştırmada yeni doğan bebeklerde göbek(kordon) kanında ölçüm yapıyorlar ve D vitamininin çok düşük olduğu görülüyor. Anne güneş almamış. O çocuklar doğdukları zaman çok sık hasta oluyorlar. Bazı bebekler doğduğunda sarılık oluyor onları ultraviyole ışınlarıyla yani D vitamini ile tedavi ediyorlar. Ben bunu Uluslararası D vitamini komitesi üyesi olarak söylüyorum. D vitamini herkeste 100'ün üstünde olacak.

D vitamini eksikliğinin tüberküloz nedeni olduğu ortaya çıktı. 50 yıl önce tüberküloz hastaları sanatoryumda tedavi edilirdi, Güneş'te tutmak için. Bugün İsviçre'de, Macaristan'da, Avusturya'da güneş ışığı için hala sanatoryumlar var. Şimdi tüberküloz salgınları var, viral salgınlar var. Bütün bunlar bağışıklık sisteminin çökmesinden yaygınlaştı. Domuz gribi zamanında, Kanada hükümeti aşı yaptırmadı. Ben halkımın D vitaminini yükselteceğim dedi."
Alıntı


Benzer Konular
Konu: / Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj



Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar): 1 Ziyaretçi