Türk Hava Kurumu Üniversitesi Rektörü Ünsan Ban, Sincan Organize Sanayi Bölgesi'nde insansız hava aracı üreten bazı firmaların 2000 metreden dünyanın en kaliteli görüntülerini çektiğini söyledi. Koordinasyon eksikliğinden dolayı bu uçakların üretimine geçilemediğini kaydeden Ünsan Ban, Türkiye'nin, kendi zeplinlerini üretme noktasında büyük aşamalar kaydettiğini aktardı.
Rektör Ban, Türkiye'nin sınır bölgesinin güvenliğinin sağlanmasında da kullanılacak zeplinlerin, Temmuz-Ağustos aylarında uçurulacağını açıkladı. 2014 yılında üniversitenin kendi uçağını üretmeye hazırlandığını da açıklayan Rektör Ban, üniversitenin yeni nesil kanatlı uçak üretimi noktasında da projelerini Devlet Planlama Teşkilatı'na sunduklarını ve astronot yetiştirmeye başlayacaklarını da dile getirdi.
Türkiye'nin sertifika bağımlılığını azaltacakları bir çalışmaları olduğunu ifade eden Ban, "Üretilen uçaklara uluslararası alanda sertifika veren bir Alman firmasını satın alıyoruz. Sertifika konusundaki bağımlılığımız azalacak." dedi.
Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Türkiye'nin havacılık ve uzay bilimleri alanındaki ilk üniversitesi. Bu yıl eğitim ve öğretime açıldı. 60 öğrencisi bulunan üniversite, alanındaki, dünyada kurulan 37. üniversite. 4 havaalanı ve 80 hangarı olan üniversite, bu anlamda tek olma özelliğini elinde bulunduruyor. Üniversite, kurulduğu günden bu yana, Türkiye'nin önemli projelerinde şimdiden yer almaya başladı bile. Türkiye genelindeki önemli havacılık ve uzay bilimleri sanayisi ile ilgilenen firmalarla temasa geçen üniversite, öğretim üyeleri ve öğrencileri ile de Ar-Ge çalışmalarına katılıyor ve şimdiden ülkenin ihtiyaç duyduğu bir çok alanda faaliyet yürütüyor.
Üniversite hakkında bilgi veren Rektör Ünsan Ban, "Ar-Ge'de temel olarak yeni teknoloji geliştirmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz. Önümüzdeki yıllarda, elektrik ve güneş enerjisi ile ilgili çalışmalarımız olacak. Butik bir üniversite olarak, amacımız, yeni teknolojileri geliştiren ve satan, satamasa da ürettikleri ile Türk sanayisine katkıda bulunan bir üniversite olmak." şeklinde konuştu.
Gelişmiş ülkelerin gelişme sebeplerinin 3 temel alanda ilerleme kaydettiklerini aktaran Ban, bu alanların bilgi işlem, havacılık ve uzay ile ilaç sanayi olduğunu kaydetti. Prof. Ban, şöyle dedi: "Eğer bu sektöre de varsanız gelişmiş ülkeler arasında adınızdan bahsedilebilir. Türkiye'nin de havacılık ve uzay bilimlerinde yer alması için bu üniversite kuruldu. Üniversitemiz, havacılık ve uzay sahasında ihtiyaç duyulan personelin yetiştirilmesinin yanı sıra, aynı zamanda havacılık ve Ar-Ge alanındaki çalışmaları yürüterek, Türkiye'nin ihtiyacı olan uzay araçlarının, uçakların üretilmesine katkıda bulunacak."
"ÇIKMA KANATLI UÇAK PROJEMİZİ DPT'YE SUNDUK"
Askeri ve sivil alandaki çalışmalara bir bütün olarak baktıklarını aktaran Ban, dünyada olsun Türkiye'de olsun birçok sektörün askeri sanayiden geliştiğini ifade etti. Prof. Ban, aynı duruma ters açıdan bakıldığı zaman, sivil alanda da askeri sektöre doğru bir gelişme ve teknoloji aktarımının söz konusu olduğuna değindi. Türk Hava Kuvvetleri Üniversitesi'nin, ihtiyaç duyulan bir alanda Ar-Ge çalışmalarını geliştirip üretim yapmayı planladıklarını aktaran Ban, şöyle konuştu:
"Örnek vereyim, şu anda verdiğimiz projelerden biri çıkma kanatlı uçak projemiz. Önce prototipi için gerekli çalışmalar başlatılacak. Buna benzer çalışmalar dünyada var. Zaten ileriki yıllarda gökyüzünde uçak yerine başka araçlar görme imkanımız olacak. 5-10 yıl sonra havada değişik araçlar olacak. İşte Türk Hava Kurumu üniversitemiz, bunların geliştirilmesinde mutlaka rol oynayacaktır. Çıkma kanatlı uçağı helikopter gibi düşününüz. Uçak teknolojisinin en son geldiği nokta. Bu, Türkiye tarafından elde edilebilirse, müthiş bir şey olabilir. Eğer siz teknoloji yakalamak isterseniz sürekli geride kalırsınız. Bu durum dünya içinde böyledir. Siz teknolojiyi yakalayıncaya kadar, teknolojiyi yakalayan insanlar, sizden 10 yıl önde olacak. Dolayısıyla, teknolojinin üretemediği şeyleri üretmemiz lazım ki teknolojinin önüne geçebilesiniz. Bu, bizim bir projemiz, DTP'ye verdik."
"TÜRKİYE KENDİ İHA'SINI ÜRETEBİLİR"
Türkiye'nin, son dönemlerde ihtiyaç duyduğu insansız hava araçları (İHA) konusunda da açıklamalarda bulunan Ünsan Ban, Türkiye'nin bu uçakları üretebilecek kapasitesinin olduğunu söyledi. "Eğer bir şeyi siz üretmiyorsanız veya üretiminde rol almıyorsanız bu ürünlerin Türkiye'ye gelmesinde sorunlar yaşıyorsunuz." diyen Ban, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye, kendi insansız hava aracını üretmeli. Nitekim TAİ önemli başarı sağladı. ANKA da benze şekilde başarılara imza attı. Muhtemelen TAİ, bu çalışmaları son noktalara getirmiş olacak. Ve Türkiye, insansız hava aracı üretebilen ve bunu uçurabilen dünyadaki 3. ülkeden biri olacak. Mesela yakınımızdaki Sincan Organize Sanayi Bölgesi'ndeki bazı firmalar insansız hava aracını üretmiş durumda ve uçuruyorlar. 2 bin metreden görüntü de alabiliyor bu uçaklar. Aldıkları bu görüntü dünya kalitesinin üzerinde. Ben bunları gözümle gördüm. Fakat biz kendi değerlerimizi bilmiyoruz. Eğer biz koordinasyonsuzluğumuzu giderebilirsek, insansız hava araçlarını rahatça üretebiliriz. Dışa bağımlılığımızı azaltabiliriz. Yeter ki Türk sanayisine güvenilsin."
"KENDİ UÇAĞIMIZI 2014'TE UÇURACAĞIZ"
Üniversitenin, kurulur kurulmaz havacılıkla uğraşan bütün şirketlerle ilişkiye girdiğini ifade eden Ban, bu bağlamda TAİ, ASELSAN, OSELSAN, ROKETSAN protokollerinin yapıldığını kaydetti. Bu şirketlerle karşılıklı anlaşmaları olduğunu kaydeden Ban, sanayi ile üniversite arasında yapılan bu buluşmaya önem verdiğini kaydetti. Prof. Ban, şöyle devam etti:
"Öğretim üyeleri, OSTİM'de kendilerine ait kurulan odalarında havacılık ve savunma sanayi kümelenmelerine hizmet üretiyoruz. Gerekirse benim her hocam, firmaların yanına gidiyor. Bu durum, firmalar arasında koordinasyonsuzluğu gideriyor. Ve bilgi, becerilerini sanayiye aktarıyorlar. Bunları gördükten sonra ben, Türkiye'nin uçak üretecek kapasitede olduğuna inanıyorum. Türkiye, uçak üretebilecek durumdadır. Nitekim biz de kendi eğitim uçağımızı 2014 yılına kadar üreteceğiz. Ciddi çalışmalar yaptık."
"TÜRKİYE İLK ZEPLİNİ TEMMUZ, AĞUSTOS AYINDA KALDIRACAK"
Türkiye'nin ilk zeplin üretiminde de üniversitenin OSTİM'deki firmalarla işbirliği içinde olduğunu kaydeden Ban, ilk zeplinin muhtemelen önümüzdeki yıl Temmuz veya Ağustos aylarında uçacağını kaydetti.
Zeplinleri sınır güvenliklerinde kullanma imkânları olduğunu aktaran Ban, Türkiye'nin, stratejik bir öneme sahip olduğundan dolayı ordunun çok güçlü olması gerektiğini dile getirdi: "Burada güçlülük, her türlü teknolojik ürüne sahip olmanızdan geçiyor. İnsan hava araçları, termal kameralar çok önemli. F16'ların yeni yeni yazılımları Türkiye'ye verilmeye başlandı. Biz bunları üretmek durumunda olan bir ülke olmalıyız. Örneğin, İHA'lardan alınan görüntülerin anlık olduğunu tahmin etmiyorum. Türkiye kendi sanayisi ile yola çıkmalı. Ve kendi sanayisi ile bir yere gitmeli. Eğer dışardan alınacak malzemelerle bir yere gitmek istiyorsanız, işte İsrail'le yaşadığınız problem ortaya çıkar. Gelip onarmam, bakımını yapmam, derler. Eğitim uçağı ile yola çıkmanın ardından da 2023 vizyonuna uygun olarak daha büyük orta ölçekli uçakları yapma hedefimiz söz konusu."
"TÜRKİYE'NİN PİLOT AÇIĞINI KAPATACAĞIZ"
Ünsal Ban, Türkiye'nin ihtiyacı olan pilot açığını da kapatmayı hedeflediklerini söyledi. 805 yabancı pilotun şu an Türkiye'de çalıştığını bildiren Ban, bu pilotların aldığı ortak maaşın 6 bin dolar civarında olduğunu kaydetti. Bu pliotlar sebebiyle yurt dışına ciddi anlamda pilotlar çıkarıldığını kaydeden Ban, "Bu pilotlar da olsun ama benim işsiz gençlerim dururken veya üniversiteyi bitirdikten sonra bin - bin 500 liraya iş bulurken, yabancının bu paraları almasına göz yumamayız. İşte bizim hoşumuza da gitmeyen de bu durum. Bizim gençlerimiz neden pilot olmasın ve neden bu maaşları almasın."
"ASTRONOT YETİŞTİRECEĞİZ"
Önümüzdeki yıl üniversitede 13 bölümün faaliyete geçeceğini kaydeden Ban, şu bilgileri verdi: "Havacılık ve uzayla ilgili bölümleri açacağız. Kabin memurundan uçak teknisyenine kadar, uçak mühendisinden astronota kadar bütün branşları biz burada yetiştirmek istiyoruz. Astronot konusunda çeşitli eleştiriler söz konusu. Ancak, gazetelere bakıldığında NASA'nın uzaya göndermek için astronot aradığını göreceklerdir. Bizim yetişmiş anlamda astronotumuz olmadığı için bir tavsiyede bulunamıyoruz. Birkaç tane elimizde, kötü mü olurdu? Bunları hedeflere oturtmazsak sürekli geride kalırız. 60 tane öğrencimiz var, bunlardan 13 tanesi bayan öğrenci. Bayanlarda da pilotluğa ciddi bir ilgi söz konusu."
"ULUSLARARASI SERTİFİKA VERECEK BİR ALMAN FİRMASINI ALIYORUZ, BAĞIMLILIĞI AZALTACAĞIZ"
Türkiye'nin önündeki en önemli engellerden birinin, uçuş konusunda patentlerin alınamaması sorunu olduğunu kaydeden Ünsan Ban, şöyle devam etti: "Türkiye'nin önündeki en önemli engellerden biri bu. Uçağı alabilirsiniz ama uçuş konusunda sertifikalandırılmasıdır. Bu sertifikalar olmadan uçağı kaldıramazsınız. Bununla ilgili de çalışmalarımızı yaptık. Sertifikalandırılmış, bu yetkilere sahip bir Alman firmasını biz satın almak üzereyiz. Havacılık ve uzay alanlarında üretmeniz yetmiyor artık. Bir de bunu, uçurmanız lazım. Uçurabilmeniz için sertifikalara ihtiyacınız var. Bu sertifikaları alamadığınız takdirde, uçakları yurt dışına satamazsınız. Sadece yurt içine yönelik satılan 30-40 uçakla da bu sektörün ayakta kalması imkansızdır. Biz, sertifikaları yurt dışından temin edebiliriz. Ancak, sertifikalandıran firmalar ciddi paralar alıyor. Eğer biz bu yetkilere sahip olursak ülkemizde de artık, ucuz sertifika elde edilebilecek. Bu yetki Rus'larda da yok. Onlar kendi ürettikleri uçakları yurt dışına satamıyorlar."
Rektör Ban, Türkiye'nin sınır bölgesinin güvenliğinin sağlanmasında da kullanılacak zeplinlerin, Temmuz-Ağustos aylarında uçurulacağını açıkladı. 2014 yılında üniversitenin kendi uçağını üretmeye hazırlandığını da açıklayan Rektör Ban, üniversitenin yeni nesil kanatlı uçak üretimi noktasında da projelerini Devlet Planlama Teşkilatı'na sunduklarını ve astronot yetiştirmeye başlayacaklarını da dile getirdi.
Türkiye'nin sertifika bağımlılığını azaltacakları bir çalışmaları olduğunu ifade eden Ban, "Üretilen uçaklara uluslararası alanda sertifika veren bir Alman firmasını satın alıyoruz. Sertifika konusundaki bağımlılığımız azalacak." dedi.
Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Türkiye'nin havacılık ve uzay bilimleri alanındaki ilk üniversitesi. Bu yıl eğitim ve öğretime açıldı. 60 öğrencisi bulunan üniversite, alanındaki, dünyada kurulan 37. üniversite. 4 havaalanı ve 80 hangarı olan üniversite, bu anlamda tek olma özelliğini elinde bulunduruyor. Üniversite, kurulduğu günden bu yana, Türkiye'nin önemli projelerinde şimdiden yer almaya başladı bile. Türkiye genelindeki önemli havacılık ve uzay bilimleri sanayisi ile ilgilenen firmalarla temasa geçen üniversite, öğretim üyeleri ve öğrencileri ile de Ar-Ge çalışmalarına katılıyor ve şimdiden ülkenin ihtiyaç duyduğu bir çok alanda faaliyet yürütüyor.
Üniversite hakkında bilgi veren Rektör Ünsan Ban, "Ar-Ge'de temel olarak yeni teknoloji geliştirmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz. Önümüzdeki yıllarda, elektrik ve güneş enerjisi ile ilgili çalışmalarımız olacak. Butik bir üniversite olarak, amacımız, yeni teknolojileri geliştiren ve satan, satamasa da ürettikleri ile Türk sanayisine katkıda bulunan bir üniversite olmak." şeklinde konuştu.
Gelişmiş ülkelerin gelişme sebeplerinin 3 temel alanda ilerleme kaydettiklerini aktaran Ban, bu alanların bilgi işlem, havacılık ve uzay ile ilaç sanayi olduğunu kaydetti. Prof. Ban, şöyle dedi: "Eğer bu sektöre de varsanız gelişmiş ülkeler arasında adınızdan bahsedilebilir. Türkiye'nin de havacılık ve uzay bilimlerinde yer alması için bu üniversite kuruldu. Üniversitemiz, havacılık ve uzay sahasında ihtiyaç duyulan personelin yetiştirilmesinin yanı sıra, aynı zamanda havacılık ve Ar-Ge alanındaki çalışmaları yürüterek, Türkiye'nin ihtiyacı olan uzay araçlarının, uçakların üretilmesine katkıda bulunacak."
"ÇIKMA KANATLI UÇAK PROJEMİZİ DPT'YE SUNDUK"
Askeri ve sivil alandaki çalışmalara bir bütün olarak baktıklarını aktaran Ban, dünyada olsun Türkiye'de olsun birçok sektörün askeri sanayiden geliştiğini ifade etti. Prof. Ban, aynı duruma ters açıdan bakıldığı zaman, sivil alanda da askeri sektöre doğru bir gelişme ve teknoloji aktarımının söz konusu olduğuna değindi. Türk Hava Kuvvetleri Üniversitesi'nin, ihtiyaç duyulan bir alanda Ar-Ge çalışmalarını geliştirip üretim yapmayı planladıklarını aktaran Ban, şöyle konuştu:
"Örnek vereyim, şu anda verdiğimiz projelerden biri çıkma kanatlı uçak projemiz. Önce prototipi için gerekli çalışmalar başlatılacak. Buna benzer çalışmalar dünyada var. Zaten ileriki yıllarda gökyüzünde uçak yerine başka araçlar görme imkanımız olacak. 5-10 yıl sonra havada değişik araçlar olacak. İşte Türk Hava Kurumu üniversitemiz, bunların geliştirilmesinde mutlaka rol oynayacaktır. Çıkma kanatlı uçağı helikopter gibi düşününüz. Uçak teknolojisinin en son geldiği nokta. Bu, Türkiye tarafından elde edilebilirse, müthiş bir şey olabilir. Eğer siz teknoloji yakalamak isterseniz sürekli geride kalırsınız. Bu durum dünya içinde böyledir. Siz teknolojiyi yakalayıncaya kadar, teknolojiyi yakalayan insanlar, sizden 10 yıl önde olacak. Dolayısıyla, teknolojinin üretemediği şeyleri üretmemiz lazım ki teknolojinin önüne geçebilesiniz. Bu, bizim bir projemiz, DTP'ye verdik."
"TÜRKİYE KENDİ İHA'SINI ÜRETEBİLİR"
Türkiye'nin, son dönemlerde ihtiyaç duyduğu insansız hava araçları (İHA) konusunda da açıklamalarda bulunan Ünsan Ban, Türkiye'nin bu uçakları üretebilecek kapasitesinin olduğunu söyledi. "Eğer bir şeyi siz üretmiyorsanız veya üretiminde rol almıyorsanız bu ürünlerin Türkiye'ye gelmesinde sorunlar yaşıyorsunuz." diyen Ban, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye, kendi insansız hava aracını üretmeli. Nitekim TAİ önemli başarı sağladı. ANKA da benze şekilde başarılara imza attı. Muhtemelen TAİ, bu çalışmaları son noktalara getirmiş olacak. Ve Türkiye, insansız hava aracı üretebilen ve bunu uçurabilen dünyadaki 3. ülkeden biri olacak. Mesela yakınımızdaki Sincan Organize Sanayi Bölgesi'ndeki bazı firmalar insansız hava aracını üretmiş durumda ve uçuruyorlar. 2 bin metreden görüntü de alabiliyor bu uçaklar. Aldıkları bu görüntü dünya kalitesinin üzerinde. Ben bunları gözümle gördüm. Fakat biz kendi değerlerimizi bilmiyoruz. Eğer biz koordinasyonsuzluğumuzu giderebilirsek, insansız hava araçlarını rahatça üretebiliriz. Dışa bağımlılığımızı azaltabiliriz. Yeter ki Türk sanayisine güvenilsin."
"KENDİ UÇAĞIMIZI 2014'TE UÇURACAĞIZ"
Üniversitenin, kurulur kurulmaz havacılıkla uğraşan bütün şirketlerle ilişkiye girdiğini ifade eden Ban, bu bağlamda TAİ, ASELSAN, OSELSAN, ROKETSAN protokollerinin yapıldığını kaydetti. Bu şirketlerle karşılıklı anlaşmaları olduğunu kaydeden Ban, sanayi ile üniversite arasında yapılan bu buluşmaya önem verdiğini kaydetti. Prof. Ban, şöyle devam etti:
"Öğretim üyeleri, OSTİM'de kendilerine ait kurulan odalarında havacılık ve savunma sanayi kümelenmelerine hizmet üretiyoruz. Gerekirse benim her hocam, firmaların yanına gidiyor. Bu durum, firmalar arasında koordinasyonsuzluğu gideriyor. Ve bilgi, becerilerini sanayiye aktarıyorlar. Bunları gördükten sonra ben, Türkiye'nin uçak üretecek kapasitede olduğuna inanıyorum. Türkiye, uçak üretebilecek durumdadır. Nitekim biz de kendi eğitim uçağımızı 2014 yılına kadar üreteceğiz. Ciddi çalışmalar yaptık."
"TÜRKİYE İLK ZEPLİNİ TEMMUZ, AĞUSTOS AYINDA KALDIRACAK"
Türkiye'nin ilk zeplin üretiminde de üniversitenin OSTİM'deki firmalarla işbirliği içinde olduğunu kaydeden Ban, ilk zeplinin muhtemelen önümüzdeki yıl Temmuz veya Ağustos aylarında uçacağını kaydetti.
Zeplinleri sınır güvenliklerinde kullanma imkânları olduğunu aktaran Ban, Türkiye'nin, stratejik bir öneme sahip olduğundan dolayı ordunun çok güçlü olması gerektiğini dile getirdi: "Burada güçlülük, her türlü teknolojik ürüne sahip olmanızdan geçiyor. İnsan hava araçları, termal kameralar çok önemli. F16'ların yeni yeni yazılımları Türkiye'ye verilmeye başlandı. Biz bunları üretmek durumunda olan bir ülke olmalıyız. Örneğin, İHA'lardan alınan görüntülerin anlık olduğunu tahmin etmiyorum. Türkiye kendi sanayisi ile yola çıkmalı. Ve kendi sanayisi ile bir yere gitmeli. Eğer dışardan alınacak malzemelerle bir yere gitmek istiyorsanız, işte İsrail'le yaşadığınız problem ortaya çıkar. Gelip onarmam, bakımını yapmam, derler. Eğitim uçağı ile yola çıkmanın ardından da 2023 vizyonuna uygun olarak daha büyük orta ölçekli uçakları yapma hedefimiz söz konusu."
"TÜRKİYE'NİN PİLOT AÇIĞINI KAPATACAĞIZ"
Ünsal Ban, Türkiye'nin ihtiyacı olan pilot açığını da kapatmayı hedeflediklerini söyledi. 805 yabancı pilotun şu an Türkiye'de çalıştığını bildiren Ban, bu pilotların aldığı ortak maaşın 6 bin dolar civarında olduğunu kaydetti. Bu pliotlar sebebiyle yurt dışına ciddi anlamda pilotlar çıkarıldığını kaydeden Ban, "Bu pilotlar da olsun ama benim işsiz gençlerim dururken veya üniversiteyi bitirdikten sonra bin - bin 500 liraya iş bulurken, yabancının bu paraları almasına göz yumamayız. İşte bizim hoşumuza da gitmeyen de bu durum. Bizim gençlerimiz neden pilot olmasın ve neden bu maaşları almasın."
"ASTRONOT YETİŞTİRECEĞİZ"
Önümüzdeki yıl üniversitede 13 bölümün faaliyete geçeceğini kaydeden Ban, şu bilgileri verdi: "Havacılık ve uzayla ilgili bölümleri açacağız. Kabin memurundan uçak teknisyenine kadar, uçak mühendisinden astronota kadar bütün branşları biz burada yetiştirmek istiyoruz. Astronot konusunda çeşitli eleştiriler söz konusu. Ancak, gazetelere bakıldığında NASA'nın uzaya göndermek için astronot aradığını göreceklerdir. Bizim yetişmiş anlamda astronotumuz olmadığı için bir tavsiyede bulunamıyoruz. Birkaç tane elimizde, kötü mü olurdu? Bunları hedeflere oturtmazsak sürekli geride kalırız. 60 tane öğrencimiz var, bunlardan 13 tanesi bayan öğrenci. Bayanlarda da pilotluğa ciddi bir ilgi söz konusu."
"ULUSLARARASI SERTİFİKA VERECEK BİR ALMAN FİRMASINI ALIYORUZ, BAĞIMLILIĞI AZALTACAĞIZ"
Türkiye'nin önündeki en önemli engellerden birinin, uçuş konusunda patentlerin alınamaması sorunu olduğunu kaydeden Ünsan Ban, şöyle devam etti: "Türkiye'nin önündeki en önemli engellerden biri bu. Uçağı alabilirsiniz ama uçuş konusunda sertifikalandırılmasıdır. Bu sertifikalar olmadan uçağı kaldıramazsınız. Bununla ilgili de çalışmalarımızı yaptık. Sertifikalandırılmış, bu yetkilere sahip bir Alman firmasını biz satın almak üzereyiz. Havacılık ve uzay alanlarında üretmeniz yetmiyor artık. Bir de bunu, uçurmanız lazım. Uçurabilmeniz için sertifikalara ihtiyacınız var. Bu sertifikaları alamadığınız takdirde, uçakları yurt dışına satamazsınız. Sadece yurt içine yönelik satılan 30-40 uçakla da bu sektörün ayakta kalması imkansızdır. Biz, sertifikaları yurt dışından temin edebiliriz. Ancak, sertifikalandıran firmalar ciddi paralar alıyor. Eğer biz bu yetkilere sahip olursak ülkemizde de artık, ucuz sertifika elde edilebilecek. Bu yetki Rus'larda da yok. Onlar kendi ürettikleri uçakları yurt dışına satamıyorlar."