Bitkiler neler düşünür?
Kaynana Dili
Kaynana dili çiçeği
Bitkilerin maruz kaldıkları değişik ışıkların özelliklerini analiz ederek içinde bulundukları değişik çevreleri değerlendirebildikleri ve daha önce karşılaştıkları ışıkları hatırlama yeteneğine sahip oldukları iddia edildi.
Çeşitli bitkilerin yapraklarında gerçekleşen kimyasal reaksiyonları inceleyen bilim adamları, en sonunda bitkilerin de kendilerine göre bir tür “zeka” sahibi olduklarını kabul etmek zorunda kaldılar.
Benim bu durumdan, daha bir kaç gün önce BBC News’in sitesinde yayınlanan gerçekten çok iyi yazılmış bir makale yoluyla haberim oldu. Bu haberden yaptığım alıntı metni İngilizce’den Türkçe’ye elimden geldiğince çevirerek aşağıda bilginize sunuyorum:
…Profesör [Stanislaw] Kampinski sözlerine devam etti, “Daha da ilginç olan ve bize garip gelen şey ise, bitkilerin üzerlerine tutulan ışığın rengine bağlı olarak değişen farklı tepkilerini görmek oldu. Kırmızı, beyaz ve mavi ışık türlerine karşı karakteristik tepkileri vardı.”
Profesör Kampinski, bitkilerin maruz kaldıkları ışığın özelliklerine dair bilgileri (daha doğrusu verileri), kendilerini koruma amaçlı olarak kullanabiliyor olmalarından kuşkulanıyordu. Bu yüzden, o ve ekibi bu durumun üzerine daha fazla eğilmeye ve değişik renklerdeki ışıkların, bitkilerin bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerini araştırmaya karar verdiler.
“Bitkinin üzerine bir saat süreyle ışık tuttuktan tam 24 saat sonra, o bitkiye bir virüs ya da bakteri enjekte ederek onu hastalandırmaya çalıştık. ” diye devam ediyor Kampinski, “ama bitkinin hastalığa karşı çok güçlü bir direniş gösterdiğini gözlemledik. Fakat, aynı mikrobu bitkiye ışık vermeden önce enjekte ettiğimizde, hastalığa hiç direnemedi.”
“Yani, bitkinin o ışığı hatırlamasını sağlayan bir belleği vardı ve bu bellek bitkinin patojenlere karşı gerekli bağışıklığı geliştirmesini sağlıyordu. Böylece, bitki değişen ışık koşullarına sağlıklı ve hızlı bir şekilde uyum gösterebiliyordu.”
Çok akıllı bitkiler
Ne düşünüyor, beni mi?
Kampinski, bitkilerin ışığın içerisinde kodlanmış olan enformasyonu kendi savunma sistemlerini geliştirmek için kullandıkları sonucuna vardıklarını da sözlerine ekledi.
Profesör Kampinski, bulgularından bahsetmeye şu şekilde devam etti: “Her farklı günün ya da mevsimin… kendine özgü bir ışık karakteristiği var. Bu yüzden, bitkiler biyolojik bir ışık hesaplaması diye adlandırabileceğimiz bir proses gerçekleştiriyor ve o dönemde etkili olabilecek hastalıklara karşı, aldıkları ışıkta şifrelenmiş olan enformasyonu kullanarak kendilerini korumaya alıyorlar.”
Başka bir bilim adamı, Leeds Üniversitesi’nden bitki uzmanı Profesör Chrsitine Foyer ise bu araştırma sonuçlarının “tüm düşünme şeklimizin bir adım ileriye taşınması” anlamına geldiğini söylüyor.
Nöroloji ve çiçekler
Düşünen çiçek
Profesör Foyer, BBC News’e yaptığı açıklamada “Bitkiler, uzun süren açlık veya soğuk gibi çeşitli zor koşullara direnmek, bu dönemlerde hayatlarını devam ettirmek ve büyümelerine devam etmek zorundalar” dedi, “Bu, içinde yaşadıkları çevre ve dünyaya ilişkin bir kavrayışı ve dış etkenler ile uygun olan tepkiler vermeyi gerektirir.”
***
Dikkatinizi hiç çekti mi bilmiyorum, yukarıda ne araştırmanın kendisine ne de bunu haber yapan BBC News’ın sitesine bir link verdim. Bu durumun farkına vardınız mı ya da size ilginç geldi mi? Bu biraz acayip bilimsel haberi, bir de orijinal yayınlandığı şekliyle görmek istediniz mi hiç yukarıdakileri okurken?
Ya böyle bir makale BBC’de hiç yayınlanmadıysa? Ya bunların hepsi benim uydurduğum saçma bir hikayeden ibaretse? Ya yine bir kısa bilimkurgu öyküsü yazmaya çalışıp, başında bunu belirtmediysem?
Kaynana Dili
Kaynana dili çiçeği
Bitkilerin maruz kaldıkları değişik ışıkların özelliklerini analiz ederek içinde bulundukları değişik çevreleri değerlendirebildikleri ve daha önce karşılaştıkları ışıkları hatırlama yeteneğine sahip oldukları iddia edildi.
Çeşitli bitkilerin yapraklarında gerçekleşen kimyasal reaksiyonları inceleyen bilim adamları, en sonunda bitkilerin de kendilerine göre bir tür “zeka” sahibi olduklarını kabul etmek zorunda kaldılar.
Benim bu durumdan, daha bir kaç gün önce BBC News’in sitesinde yayınlanan gerçekten çok iyi yazılmış bir makale yoluyla haberim oldu. Bu haberden yaptığım alıntı metni İngilizce’den Türkçe’ye elimden geldiğince çevirerek aşağıda bilginize sunuyorum:
…Profesör [Stanislaw] Kampinski sözlerine devam etti, “Daha da ilginç olan ve bize garip gelen şey ise, bitkilerin üzerlerine tutulan ışığın rengine bağlı olarak değişen farklı tepkilerini görmek oldu. Kırmızı, beyaz ve mavi ışık türlerine karşı karakteristik tepkileri vardı.”
Profesör Kampinski, bitkilerin maruz kaldıkları ışığın özelliklerine dair bilgileri (daha doğrusu verileri), kendilerini koruma amaçlı olarak kullanabiliyor olmalarından kuşkulanıyordu. Bu yüzden, o ve ekibi bu durumun üzerine daha fazla eğilmeye ve değişik renklerdeki ışıkların, bitkilerin bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerini araştırmaya karar verdiler.
“Bitkinin üzerine bir saat süreyle ışık tuttuktan tam 24 saat sonra, o bitkiye bir virüs ya da bakteri enjekte ederek onu hastalandırmaya çalıştık. ” diye devam ediyor Kampinski, “ama bitkinin hastalığa karşı çok güçlü bir direniş gösterdiğini gözlemledik. Fakat, aynı mikrobu bitkiye ışık vermeden önce enjekte ettiğimizde, hastalığa hiç direnemedi.”
“Yani, bitkinin o ışığı hatırlamasını sağlayan bir belleği vardı ve bu bellek bitkinin patojenlere karşı gerekli bağışıklığı geliştirmesini sağlıyordu. Böylece, bitki değişen ışık koşullarına sağlıklı ve hızlı bir şekilde uyum gösterebiliyordu.”
Çok akıllı bitkiler
Ne düşünüyor, beni mi?
Kampinski, bitkilerin ışığın içerisinde kodlanmış olan enformasyonu kendi savunma sistemlerini geliştirmek için kullandıkları sonucuna vardıklarını da sözlerine ekledi.
Profesör Kampinski, bulgularından bahsetmeye şu şekilde devam etti: “Her farklı günün ya da mevsimin… kendine özgü bir ışık karakteristiği var. Bu yüzden, bitkiler biyolojik bir ışık hesaplaması diye adlandırabileceğimiz bir proses gerçekleştiriyor ve o dönemde etkili olabilecek hastalıklara karşı, aldıkları ışıkta şifrelenmiş olan enformasyonu kullanarak kendilerini korumaya alıyorlar.”
Başka bir bilim adamı, Leeds Üniversitesi’nden bitki uzmanı Profesör Chrsitine Foyer ise bu araştırma sonuçlarının “tüm düşünme şeklimizin bir adım ileriye taşınması” anlamına geldiğini söylüyor.
Nöroloji ve çiçekler
Düşünen çiçek
Profesör Foyer, BBC News’e yaptığı açıklamada “Bitkiler, uzun süren açlık veya soğuk gibi çeşitli zor koşullara direnmek, bu dönemlerde hayatlarını devam ettirmek ve büyümelerine devam etmek zorundalar” dedi, “Bu, içinde yaşadıkları çevre ve dünyaya ilişkin bir kavrayışı ve dış etkenler ile uygun olan tepkiler vermeyi gerektirir.”
***
Dikkatinizi hiç çekti mi bilmiyorum, yukarıda ne araştırmanın kendisine ne de bunu haber yapan BBC News’ın sitesine bir link verdim. Bu durumun farkına vardınız mı ya da size ilginç geldi mi? Bu biraz acayip bilimsel haberi, bir de orijinal yayınlandığı şekliyle görmek istediniz mi hiç yukarıdakileri okurken?
Ya böyle bir makale BBC’de hiç yayınlanmadıysa? Ya bunların hepsi benim uydurduğum saçma bir hikayeden ibaretse? Ya yine bir kısa bilimkurgu öyküsü yazmaya çalışıp, başında bunu belirtmediysem?