Yaşamın oluşmasını sağlayan elementleri içeren bir madde, galaksinin bilinmeyen bir köşesinden Güneş Sistemi’ne sürüklendi. Bilim dünyasında eşi benzeri olmayan gelişme, galaksinin sırlarının anlaşılmasında gök bilimcilere yeni ipuçları verecek.
Dünya’nın 332 bin kilometre üzerinde bulunan ve Güneş Sistemi’nin en uç noktalarını inceleyen IBEX (Yıldızlararası Sınır Kâşifi) uydusu, dış galaksilerden Güneş Sistemine giren ve yaşamın oluşması için temel elementleri taşıyan bir madde tespit etti.
Maddenin, yıldızlar, gezegenler ve Dünya’daki yaşamın oluşmasını sağlayan oksijen, helyum, hidrojen ve neon elementlerini içerdiği ve evrenin herhangi bir köşesinden gelmiş olabileceği belirtildi.
Maddenin içeriğini oluşturan elementlerin, süpernova patlamasıyla yok olan yıldızların galaksinin dört bir yanına saçılmış parçacıkları olduğu ifade edildi. Süpernova patlamasıyla ortaya çıkan madde, yıldızlararası rüzgârlar sayesinde Güneş Sistemi’ne kadar sürüklendi.
OKSİJEN NEREYE GİTTİ?
Samanyolu Galaksisi’nin bilinmeyen bir köşesinden gelen madde üzerindeki ilk analiz IBEX uydusu tarafından gerçekleştirildi. Maddenin içeriğindeki elementlerin birbirlerine oranlarını tespit eden uydu, maddenin içinde her 20 neon atomuna karşılık 74 oksijen atomu bulunduğunu tespit etti. Normalde, Güneş Sistemi’nde her 20 neon atomuna karşılık 111 oksijen atomu bulunuyor.
Gök bilimciler, bu tespitle, Güneş Sistemi’ne kıyasla yıldızlararası boşlukta daha az oksijen bulunduğunu tespit etti. Analizler, gezegenlerin ve gezegenler üzerindeki hayatın oluşmasında çok önemli bir role sahip olan oksijen ve hidrojenin Güneş Sistemi’nde yeterince bulunduğu bir kez daha ortaya koyarken, yıldızlararası boşlukta neden oksijenin neden az bulunduğu sorusunu da doğurdu.
GÜNEŞ YER DEĞİŞTİRDİ
Bazı gök bilimciler, Güneş’in uzayda çok az oksijen bulunan bir noktada oluştuğunu, geride kalan milyonlarca yıl içinde bugünkü konumuna geldiğini öne sürüyor. Diğerleri ise yıldızlararası boşluktaki oksijenin buzul kütlelerin veya toz bulutlarının içinde hapsolmuş olabileceğini savunuyor.
NASA’nın Goddard Uzay Uçuşu Merkezi’nden Eric Christian, “Güneş Sistemi’nin dışındaki basıncın ve buradan gelen materyallerin incelenmesiyle, içinde bulunduğumuz sistemin büyüklüğünü ve şeklini daha iyi anlayabiliriz” dedi.
Maddenin, yıldızlar, gezegenler ve Dünya’daki yaşamın oluşmasını sağlayan oksijen, helyum, hidrojen ve neon elementlerini içerdiği ve evrenin herhangi bir köşesinden gelmiş olabileceği belirtildi.
Maddenin içeriğini oluşturan elementlerin, süpernova patlamasıyla yok olan yıldızların galaksinin dört bir yanına saçılmış parçacıkları olduğu ifade edildi. Süpernova patlamasıyla ortaya çıkan madde, yıldızlararası rüzgârlar sayesinde Güneş Sistemi’ne kadar sürüklendi.
OKSİJEN NEREYE GİTTİ?
Samanyolu Galaksisi’nin bilinmeyen bir köşesinden gelen madde üzerindeki ilk analiz IBEX uydusu tarafından gerçekleştirildi. Maddenin içeriğindeki elementlerin birbirlerine oranlarını tespit eden uydu, maddenin içinde her 20 neon atomuna karşılık 74 oksijen atomu bulunduğunu tespit etti. Normalde, Güneş Sistemi’nde her 20 neon atomuna karşılık 111 oksijen atomu bulunuyor.
Gök bilimciler, bu tespitle, Güneş Sistemi’ne kıyasla yıldızlararası boşlukta daha az oksijen bulunduğunu tespit etti. Analizler, gezegenlerin ve gezegenler üzerindeki hayatın oluşmasında çok önemli bir role sahip olan oksijen ve hidrojenin Güneş Sistemi’nde yeterince bulunduğu bir kez daha ortaya koyarken, yıldızlararası boşlukta neden oksijenin neden az bulunduğu sorusunu da doğurdu.
GÜNEŞ YER DEĞİŞTİRDİ
Bazı gök bilimciler, Güneş’in uzayda çok az oksijen bulunan bir noktada oluştuğunu, geride kalan milyonlarca yıl içinde bugünkü konumuna geldiğini öne sürüyor. Diğerleri ise yıldızlararası boşluktaki oksijenin buzul kütlelerin veya toz bulutlarının içinde hapsolmuş olabileceğini savunuyor.
NASA’nın Goddard Uzay Uçuşu Merkezi’nden Eric Christian, “Güneş Sistemi’nin dışındaki basıncın ve buradan gelen materyallerin incelenmesiyle, içinde bulunduğumuz sistemin büyüklüğünü ve şeklini daha iyi anlayabiliriz” dedi.