Konuyu Değerlendir
  • 7 Oy - 3.71 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

İlginç Bilgiler
#1

18 Şubat 1979 yılında sahra çölüne kar yağmıştı.
ABD’de, yaşları 20 ile 29 arasında olan zenci erkeklerin üçte biri ya hapiste ya da gözaltında tutulmaktadır.
Açık bir gecede, çıplak gözle iki bin ayrı yıldızı görmek mümkündür.
Albert Einstein dokuz yaşına kadar düzgün konuşamamıştı.
Amerika’da her saat 40 kişi kanserden hayatini kaybediyor.
Amerika’da satışa sunulan ilk cd, Bruce springsteen`in "Born in Theusa" albümüdür.
Amerikan havayolları, uçuşlarda yolculara sunduğu kahvaltılarda her tepsiden bir zeytini kaldırarak 1987 yılında 40 bin dolar kar etmiştir.
Atların insanlardan 18 tane fazla kemiği vardır.
Avustralya’daki tuvaletlerin sifon suları saat yönünde akar.
Ayı inlerinin girişleri her zaman kuzeye bakar.
Başkan John F. Kenndy, yirmi dakikada dört gazete okuyabilirdi.
Baykuş mavi rengi görebilen tek kustur
Beethoven beste yapmadan önce kafasını soğuk suya sokardı.
Bir Big Mac hamburgerin ekmeğinde ortalama 178 adet susam bulunuyor.
Bir cam kırıldığında, ufalanan parçalar saatte üç bin millik bir hızla etrafa saçılır.
Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
Bir Erkek Hayatının Ortalama 3350 Saatini Tıraş Olmak İçin Harcar.
Bir hamamböceği kafası koptuktan sonra açlıktan ölmeden dokuz gün yaşayabiliyor.
Bir insan yaşamı boyunca iki yüzme havuzunu dolduracak kadar tükürük salgılar.
Bir karınca kendi ağırlığının elli kati ağırlığı kaldırabilir.
Bir karıncanın koku alma yeteneği en az bir kopeğinki kadar gelişmiştir.
Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.
Bir kromozom bir genden daha büyüktür.
Bir okyanusun en derin yerinde, demir bir topun dibe çökmesi bir saatten uzun sürer.
Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe, ayaklarının büyüklüğüne eşittir.
Birinin yüzünü hatırlamak için beynin sağ tarafı kullanılır.
Buckingham sarayında 602 oda bulunuyor.
Bugüne kadar bilinen en ağır böbrek taşı 1.36 kg
Bugüne kadar kaydedilmiş en büyük dalga, 1971 yılında Japonya’nın İshigaki Adası’nda 85 metre yüksekliğine ulaşmıştır.
Bugüne kadar ölçülmüş en büyük buz dağı, 200 mil uzunluğunda ve 60 mil genişliğindedir ve Belçika’dan daha büyük bir yüzölçümüne sahiptir.
Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.
Central park`ta yüzmek yasalara aykırıdır.
Çocuklar baharda daha fazla buyuyor.
Dalmaçyalılar gut olmayan tek köpek cinsidir.
Değerli taşların çoğu birkaç elementten oluşur, sadece pırlanta tamamen karbondan oluşur.
Döllenmeden sonra çocuğun boyu 5 milyon kat buyur...
Dünyada her dakika iki tane düşük şiddette deprem olmaktadır.
Dünyada insan başına düşen karınca sayısı bir milyondur.
Dünyadaki hayvanların yüzde sekseni altı ayaklıdır.
Dünyadaki ilk telefon rehberinde sadece elli isim yer almıştı.1878 yılının şubat ayında
Connecticut New Haven’da yayımlanmıştı.
Dünyanın bir numaralı domuz üreticisi ve tüketicisi cinliler.
Dünyanın en büyük şeker ihracatçısı Küba’dır.
Dünyanın en hızlı büyüyen bitkisi bambu, bir günde 90 cm kadar uzuyor=.
Eğer Barbie gerçekten yaşasaydı vücut ölçüleri 97–72 82 cm olacaktı.
Eiffel Kulesi’nin tepesine çıkana kadar 1792 basamak vardır.
Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edilmiştir.
En fazla asfaltlı yola sahip ülke Fransa’dır.
En yakin oldukları noktada, Rusya ve Amerikanın birbirlerine uzaklıkları dört km `den daha azdır.
Erkekler kadınlara göre on kat daha fazla renk koru oluyorlar.
Eskimo dilinde kar yağışlarının farklarını tarif etmek için kullanılan yirmiden fazla sözcük vardır.
Fareler kusamaz.
Filler zıplayamayan tek memelidir.
Gecen 3500 yılın, sadece 230 yılı barış içinde yaşanmıştır.
Global ısınma yüzünden yükselen deniz seviyesi 2050 yılında Shangai ve deniz kıyısındaki diğer cin şehirlerinde büyük sellere neden olacak. Bu sellerde 76 milyon kişi evsiz kalacak.
Gözleri açık tutarak hapşırmak imkânsızdır.
Gözlerimiz hiçbir zaman büyümez. Ama burnumuz ve kulaklarımızın büyümesi asla sona ermez.
Güney Kore başkenti Seul, Kore dilinde "başkent" anlamına gelmektedir.
Günışığından daha fazla yararlanmak için saat uygulamasını Benjamin Franklin başlatmıştır.
Günümüzde, evlenenlerin yüzde ellisi boşanmaktadır.
Hamamböcekleri yaklaşık olarak 250 milyon yıldır yaşadıkları halde hiçbir değişime uğramamışlardır.
Hapşırdığınız zaman, kalbiniz de dâhil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarınız bir an için durur.
Hapşırırken Burnu ya da Ağzı Kapamak, Felce Neden Oluyor.
Havuca rengini karoten verir.
Hawaii alfabesinde sadece 12 harf bulunmaktadır.
Her 25 kişiden biri astım hastasıdır.
Her dört Amerikalıdan biri mutlaka televizyonda görünüyor.
Her iki taraf da kan bağışında bulunursa, Paraguay’da düello yapmak yasaldır.
Herhangi bir okyanusun en uzak olduğu nokta cin’dir.
Hindistan`da oyun kâğıtları yuvarlaktır.
Hindistan’daki yıllık doğum sayısı, Avustralya’nın toplam nüfusundan fazladır.
Hipopotamlar insandan daha hızlı koşarlar.
İleri doğru bir adim atıldığında, insan vücudundaki 54 kas çalışır.
İlk çamaşır makinesi 1907 yilinda Hurley Machine Co. Tarafından pazarlandı.
İnciler sirkede erir.
İnek sütünün pH değeri 6’dır.
İngilizcedeki Wendy ismi, Peter Pan hikâyesinde kullanılmak üzere uydurulmuştur.
İngiltere’deki bütün kuğular kraliçenin malidir.
İnsan beyninin % 80’i sudur.
İnsan beyninin ortalama ağırlığı 1.3kg’dır.
İnsan elinde, en yavaş uzayan tırnak başparmağınki, en hızlı uzayan tırnak ise orta parmağınkidir.
İnsan saçı, üç kilo ağırlık kaldırabilecek esnekliktedir.
İnsan vücudundaki en güçlü kas dildir.
İnsanlar beyinlerinin sadece %10’unu kullanırlar.
İnsanlar vücutlarında 300 adet kemikle doğuyorlar ama yetişkin olduklarında bu sayı 206 ya düşüyor.
İnsanlar yaşamları boyunca altı filin ağırlığına eşit miktarda yiyecek tüketiyorlar.
İnternetin yıllık büyüme yüzdesi 314.000’dir.
Kadınlar erkeklere oranla iki kat fazla göz kırpar.
Kanada, Kızılderili dilinde "büyük koy" anlamına gelmektedir.
Kangurular geri geri yürüyemezler.
Kaptan Cook, Antarktika hariç bütün kıtalara ayak basan ilk insandır.
Kaşları yukarı kaldırmak için 30 kaşı harekete geçirmek gerekiyor.
Kediler ultrason seslerini duyarlar.
Kedilerin beyninde 32 adet kas vardır.
Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.
Kereviz yerken harcanan kalori, kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır.
Kış aylarında, Moskova’daki buz pateni pistleri 250 bin metrekarelik bir alanı kaplar.
Kıta isimlerinin hepsi ayni harfle başlayıp ayni harfle biter.
Kirli kar, temiz kardan daha kolay erir.
Kopeklerin ter bezleri ayaklarındadır.
Kutup ayıları solaktır.
Larry Hagman (JR.)Dallas dizisinin setinde hiç kimsenin sigara içmesine izin vermezdi.
Marilyn Monroe’nun altı ayak parmağı vardı.
Meşe ağaçları elli yaşına gelmeden meşe palamudu üretemezler.
Mexico City her sene 25 cm kadar batıyor.
Mickey Mouse’dan önce en meşhur çizgi film kahramanı Felix The Cat’di.
Monako’nun ulusal orkestrası ordusundan daha geniş bir kadroya sahiptir.
Mumyaların ayak parmakları tek tek sarılarak mumyalanmıştır.
New York bir zamanlar Amsterdam`dı.
Newton, yer çekimi kanununu fark ettiği zaman 23 yaşındaydı.
Norveç’in kuzeyinde, her yaz 14 hafta gece gündüz güneşli geçer.
Ortalama bir buzdağının ağırlığı 20 milyon ton.
Ortalama bir erkek, hayatinin 3350 saatini tıraş olmak için harcar.
Ortalama bir insan hayati boyunca iki yılını telefonda konuşarak harcıyor.
Ortalama bir pire, kendi büyüklüğünün 150 katı yüksekliğe zıplayabiliyor. Bu oranı tutturmak için bir insanin yaklaşık 30 metre zıplaması gerekli.
Ortalama olarak, Amerika’da günde üç adet cinsiyet değiştirme operasyonu gerçekleşmektedir.
Ödemeli telefon konuşmalarının çoğu babalar gününde ediliyor.
Pablo Picasso, parasızlık çektiği gençlik günlerinde yaptığı resimleri yakarak ısınırdı.
Penguen yüzebilen ama uçamayan tek kustur.
Peru’da hiç umumi tuvalet yoktur.
Rodin’in unlu ‘Düşünen Adam’ heykeli aslında İtalyan şair Dante’nin portresidir.
Rusya’nın dörtte biri ormanlarla kaplıdır.
Rusya’da doğudan batıya doğru seyahat edilirse, yedi saat kuşağı geçilir.
Sadece bir tane kovboy filmi kadın yönetmen tarafından çekilmiştir
Sadece dişi kanaryalar ötebilir.
Sadece dişi sivrisinekler ısırır.
Sağ elini kullanan insanlar sol elini kullananlara göre ortalama dokuz yıl daha fazla yaşıyorlar.
Sahra çölündeki Tidikelt kasabasına on yıl boyunca hiç yağmur yağmamıştır.
Salatalığın yüzde 96’si sudur.
Sallanan sandalyede hiç durmadan sallanma rekoru 440 saattir.
Sarışınların esmerlere göre daha fazla saçı vardır.
Sığırların dört tane midesi vardır.
Sihirli sözcük‘Abrakadabra’ ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylenmişti.
Sineklerin beş gözü vardır.
Suudi Arabistan’da hiç ırmak yoktur.
Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.
Tarantulalar iki bucuk yıl yiyeceksiz yaşayabilirler.
Tarih boyunca yeryüzünde bulunan altın 200 kat daha fazlası okyanuslarda bulunmaktadır.
Timsahlar dillerini dışarı çıkaramazlar.
Timsahlar renk korudur.
Tom sawyer daktiloda yazılan ilk romandır.
Uranüs, çıplak gözle görülebilen bir gezegendir.
Uyurken, televizyon seyrederken yaktığımızdan daha fazla kalori harcıyoruz.
Ünlü çizgi film kahramanı Temel Reis, 1919 yılında Elzie Crisler Segar tarafından yaratıldı.
Üzerinde barkodu olan ilk ürün Wrigleys marka sakızdır.
Venus saat yönünde dönen tek gezegendir.
Virginia woolf kitaplarının çoğunu ayakta yazmıştır.
Yarım kilo bal yapabilmek için arılar iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorundadırlar.
Yataktan düşerek ölme olasılığı iki milyonda birdir.
Yazar Rudyard Kipling sadece siyah mürekkep kullanırdı.
Yeni Zelanda, dünyadaki her türlü iklimin yaşandığı tek ülkedir.
Yetişkin bir ayı, bir at kadar hızlı koşabilir.
Yetişkin bir insan günde ortalama olarak 23 bin kez nefes alır.
Yıllara göre ortalama alındığında, her sene eşekler tarafından öldürülen insan sayısı uçak kazalarında ölenlerin sayısından daha fazla.
Yunuslar bir gözleri açık uyurlar.
Zebralar beyaz üzerine siyah çizgilidir.
Zürafalar 35 cm uzunluğunda siyah bir dile sahiptirler.
Zürafalar yüzemez. Yüzse bile kesin boğulur
Zürafaların ses telleri yoktur.
Alıntı
#2

Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür. Big Grin
Alıntı
#3

Sağ elini kullanan insanlar sol elini kullananlara göre ortalama dokuz yıl daha fazla yaşıyorlar. ilginç....Huh
Alıntı
#4

…İlginç Bilgiler…
(1)

• Yapıştırıcılar Nasıl Yapıştırıyor?


Yapıştırıcıların sağladığı yapıştırma olayı aslında kimyasal reaksiyondan başka birşey değildir. Günümüzde imalatçılar yapıştırıcıları sentetik malzemeler kullanarak yaparlar. Yapıştırma olayında benzer yada iki malzemeden iki madde, birde yapışkan gerekir. Burada en önemli görev yapıştırıcıdadır. Yapıştırıcı moleküllerinin diğer iki madde molekülleri ile birleşme eğilimi gösterir bir yapıda olması gerekir.

• Radyonun sesi Açılınca Pil Daha Çabuk mu Biter?

Pille çalisan portatif radyolarda sesin yüksekliği pilin ömrünü etkiler. Radyo açık, sesi kapalı durumu ile sesin sonuna kadar açık durumu arasındaki fark pillerin ömürlerinin kısalmasına neden olur. ses sonuna kadar açıldığında pillerden çekilen akim yüzde 30 artmaktadır. Bu durum, küçüğünden büyüğüne, pille çalışan ve ses yükselticisi olan bütün radyo, teyp, volkmen vb. için aynıdır.

• Matematikte Niçin -2 ile -2 nin Çarpımı +4 Eder?

Haftanın beş günü ise otobüs ile gidip geldiğinizi varsayalım. Her sefer bir milyonluk bir biletle yapılıyor. On milyon tutarında on tane bilet aldınız. Her gün gidiş geliş kullandıkça iki tanesi eksiliyor. Bunun eşitlikteki yeri (-2) dır dır. Siz bu isi beş gün süresince yani 5 kez yaparsanız (-2)x( +5)= 10 olur. Diyelim ki bayram tatilinin iki günü o haftanın Perşembe ve Cuma günlerine geldi ve tatil. Bu kez yapmanız gerekeni yapmıyorsunuz. İki günlük 4 bileti kullanmıyorsunuz. Bu hareket, yapmanız gerekene göre negatif yani ters yönde bir harekettir. Her gün bilet almak yerine iki gün süresince hiç bilet kullanmıyorsunuz. İki kere negatif hareketi “-2″ bilet üzerinde yapınca o hafta elinizde (-2)x( -2) =(+4) . bilet kalıyor.

• Termos Nasıl Sıcağı Sıcak, Soğuğu Soğuk Tutuyor?

Tek nedeni vardır, vakum. Yani boşluk. Bir termosta iç içe geçmiş iki kap vardır.Dıştaki metal bir kap olup içteki genellikle bir cam sisedir. İkisinin arasındaki hava ise boşaltılmıştır. Tam olmasa da üreticiler tarafından elde edilebilen tama yakin bir boşluk vardır. Vakumlu bir ortamda hava molekülleri de olmadığından isi iletilemez. Cismin ısısı başlangıçta ne ise o halde kalır. İçerden dışarıya, dışardan içeriye ısı geçişi olmaz. Böylece termosa konan sıvı sıcaksa sıcak, soğuksa soğuk kalır.

• Bir Hafta Niçin 7 Gündür?

Babilliler 7 günlük haftayı zaman birimi olarak kullanıyorlardı. İlk çağlarda bilinen beş gezegen ile güneş ve ayın sayısının 7 olusu bu sayıyı gizemli ve uğurlu kılıyordu. Daha sonra dinlerde, göğün 7 kat olusu ve doğadaki ana renk sayısının 7 olusu, müzik notalarının 7 olusu sayının önemini daha çok belirtti. Daha sonra Fransa takvim yapısını değiştirerek hafta sayısını 10 yaptı ama kabul görmedi. Rusya 5 günlük hafta uygulamasına geçti, o da tutulmadı. Sonunda yine hafta 7 gün olarak kaldı.

• Niçin Otellerin Kapıları Döner Kapıdır?

Döner kapıların tek amacı enerji tasarrufudur. Büyük binaların içerleri devamlı olarak ısıtılır. Açılan normal kapıdan içeri soğuk hava rahatlıkla girer. Eğer normal kapı kullanılırsa hava değişimi nedeniyle klimalar veya motorlar yeniden çalışacaktır. Özellikle çok kişinin girip çıktığı otel veya benzeri binalarda enerji tasarrufu için döner kapı kullanılır. Döner kanatlar sıcak havanın dışarı çıkmasına, soğuk havanın da içeri girmesini engeller.
Alıntı
#5

matematik olayı yanlış hacı orda 10 tl var ve her gun -2 tl eksiliyorsa 5 gunde -2x5=-10 yani 0 tl kalır bayramda da -2x-2=+4 yani 4 lira kardayızdır. yanlıslık yok.
Alıntı
#6

ESKİ MISIRLILAR TASTAN YAPILMIS YASTIKLARDA UYURLARDI

[Resim: 1.jpg]

ELEKTRİKLİ SANDALYE BİR DİŞÇİ TARAFINDAN İCAT EDİLMİSTİR

[Resim: 2.jpg]

DÜNYANIN EN GENÇ ÜNİVERSİTE ÖGRENCİSİ 11,5 YASINDAKİ GANESH SİTTAMPALAM'DİR

[Resim: 5.jpg]

KARINCALAR UYUMAZ

[Resim: 8.jpg]

FENERBAHÇE KULÜBÜNÜN İLK ADI 'SİYAH ÇORAPLILAR'DI

[Resim: 9.jpg]

SIFIR'I MÜSLÜMANLAR BULMUŞTUR

[Resim: 12.jpg]

KUTUP AYILARI SOLAKTIR

[Resim: 15.jpg]

İNSAN YAŞAMI BOYUNCA UYKU SIRASINDA YAKLAŞIK 70 BÖCEK VE 10 ÖRÜMCEK YER

[Resim: 16.jpg]

İDRAR ZİFİRİ KARANLIKTA PARLAR

[Resim: 18.jpg]

PARİS'TEKİ VERSAİLLES SARAYI'NDA 1300 ODA VARDIR AMA HİÇ TUVALET YOKTUR

[Resim: 26.jpg]

TARİH BOYU YAPILMIŞ SAVAŞLARIN EN UZUNU İNGİLTERE İLE FRANSA ARASINDA OLMUŞTUR. BU SAVAŞ 115 SENE SÜRMÜŞTÜR. (1338-1453)
Alıntı
#7

…İlginç Bilgiler…
(2)

• Bardaktaki Buzlar Niçin Birbirlerine Yapışırlar?

Buzun erimesi için yalnızca sıcaklık değil basınç da önemlidir. Dağlardaki buzulların kayma nedeni de budur. Basınçla alt tabaka erir ve kayma oluşur. Bir kabin içinde ya da bir bardakta üst üste duran buzların her biri altındakine değdiği noktada bir basınç oluşturur ve bu, noktada çok küçük kısım erir. Buradan hareket eden su çok az yanda iki buz küpçüğünün birleştiği noktada tekrar donar. İki buz parçası kaynak yapılmışçasına birbirlerine yapışır ve orada bir daha erime olmaz.

• Kumaşlar Yıkandıktan Sonra Niçin Çeker?


Aslında kumaş ıslanınca lifler şiştiğinden kumasın az biraz uzaması gerekmektedir. Ama-bükümlerin açılarındaki deformasyonun yarattığı çekme kuvveti daha fazla olduğundan sonuçta kumaş boydan kısalır. kumaş yıkandıktan sonra kurutulduğunda şişmiş lifler eski durumlarına gelirler. Ama kumaş ilk ölçülerine dönemez. Su, yüksek isi, çalkalama, sabun hepsi kumasın çekmesini kolaylastirir. Kumaş birkaç kez yıkandıktan sonra ölçüleri belli bir dengeye ulaşır ve ondan sonra

• Çinlilerin Gözleri Neden Çekiktir?

Yalnız Çinlilerin değil Orta ve Güneydoğu Asyada yasayanların, Japonların hatta Eskimoların da gözleri çekiktir. Aslında göz yapısı bütün dünyada aynidir. Farkı yaratan göz kapaklarıdır. Çekik gözlü diye nitelendirilen ırklarda gözün üzerindeki göz kapağının ikinci kıvrımı, gözün üstüne daha çok inmiştir. Bazı teorilere göre bu kıvrım insanların gözlerini yoğun kar tabakasının, göz kamaştıran ışığından korumak için bir çeşit kar gözlüğü gibi gelişmiştir. Çinde ve öteki bölgelerde her ne kadar yoğun kar yağmıyorsa da onların atalarının buzul çağında kuzeyde yasadıkları daha sonra güneye indikleri kanıtlanmıştır. Yalnız gözleri değil, burunları da rüzgâra karsı korunmak için küçülmüş, burun delikleri soğuğu engellemek için daralmıştır. Ciltleri de koruma amaçlı olarak yağlıdır. Göz kapakları da yağlıdır. Gözü ve iç tabakalarını kara ve buza karşı korur. Yani çekik gözlü değil, düşük göz kapaklı, demek daha doğrudur.Bunları Biliyor musunuz?

• Ateş Böceği Nasıl Işık Saçıyor?

Yaz gecelerinin karanlığında otların arasında veya havada uçarken parıldayan, yanıp sönerek sarı-yeşil bir ışık veren bir böceği görmüşsünüzdür. Yanına yaklaşıldığında ışığını söndüren, gece karanlığında izini kaybettiren bu böceğin ismi ateş böceğidir.
Aslında bu böceğin verdiği ışığın ateşle de sıcaklıkla da bir ilgisi yoktur. Bunun bilimsel adı “soğuk ışık”tır ki günümüz teknolojisi bu ışığı henüz yapay olarak üretmeyi başaramamıştır. Bilim insanları dünyada milyonlarca yıldır mevcut olan bu tabiat teknolojisinin önce çalışma mekanizmasını çözmek sonra da taklit ederek insanlık hizmetine sunabilmek için çalışmalarına hız vermişlerdir.
Kısa bir zaman öncesine kadar sürtünme veya ısı olmadan ışık elde etmenin imkansız olduğuna inanılıyordu. Nasıl ki normal bir ampul kendisine verilen enerjinin yüzde 4”ünü, florasan ampul ise yüzde 10”unu ışığa dönüştürebiliyor, geri kalanını ısı olarak yayıyorsa, ateş böceğinde de benzer bir durum olduğunu sanan bilim insanları, böceğin bu iş için kullandığı enerjinin tamamını ışığa dönüştürebildiğini tespit edince hayrete düştüler. Gelelim ateşböceğinin ışık üretme mekanizmasına… Aslında ateş böceklerinin ışık verme reaksiyonları o kadar hızlıdır ki bu fonksiyonun kademelerini incelemek hemen hemen imkânsızdır. Yani ışık üretim mekanizması hakkındaki bilgiler hala teoride kalmaktadırlar. Kesin olarak bilinen bunun moleküler seviyede kimyasal bir işlem olduğu, bazı moleküllerin ayrışarak daha yüksek enerjili hale geçebildikleri ve bu fazla enerjiyi ışığa dönüştürebildikleridir.
Ateş böceğinin karın bölgesindeki ışık organında bulunan guddelerden, ışık elde elmede rol alan iki ana kimyasal madde üretilmekledir. Bunlardan birincisinin kimyasal yapısı aydınlatılmış ve yapay olarak elde edilmiştir. İkincisinin ise yapısındaki gizem çözülmesine rağmen sentetik olarak üretilmesi hala mümkün olamamıştır. Ateş böceklerinde üretilen iki kimyasalın birleşiminin de ışık vermeye tam olarak yetmediği, böceğin ışık bölgesine yakın solunum organının ışık verme anında burayı oksijenle beslemesi gerektiği tespit edilmiştir. Bilinmeyen bir başka ayrımı ise bu ışığı hangi şalterin açıp kapadığıdır.
Bu gizemli böceklerin 2 bin çeşidi olup erkekleri uçabilirken dişileri kanatsızdırlar. Erkekler dişileri aramak için geceleri uçarlar ve ışıklarını birbirleri ile iletişim kurmak için kullanırlar. En iyi ışık verimini gelişmiş dişiler verir. Ateş böcekleri geceleri 3 saat süreyle ışık verebilirler.
Genellikle ısırarak zehirledikleri salyangozları yedikleri için kireçli toprakların olduğu nemli bölgelerde daha çok görünürler. Parlamayı sağlayan kimyasal maddeler sayesinde, kazara onu yiyen bir düşmanı kusmak zorunda kalır ve bir daha başka ateş böceği yemeye teşebbüs etmez.
Alıntı
#8

1) Deniz havası almak sağlıklı mı?

Şehirden uzak deniz kıyısında yaşamak sağlıklı olabilir. “Deniz havası” yani denizin neden olduğu güzel koku, sahilde yaşayan bir bakteri sayesinde ortaya çıkar. Ama uzmanlar bakterinin, limanlardaki egzoz gazının havayı daha da kirletmesine neden olduğunu ortaya koydu.

2) Herkes evinde kalsa grip salgını biter mi?

Evet. Küresel bir karantina grip salgınının sonu olabilir ancak tek bir kişinin bile dışarı çıkması virüsün yeniden yayılmasına neden olur.

3) Bitkiler yaşlılık nedeniyle ölür mü?

Bazı bitkiler iyi bakıldığında sonsuza kadar yaşayabiliyor. Ancak mevsimlik bitkilerin ömrü kısa olur.

4) Sakız sonsuza dek midede kalır mı?

Hayır. Sakız, yutulduğunda sindirilemez ancak en geç üç gün içinde vücuttan atılır.

5) Kendi kendine konuşanlar deli mi?

Hayır. İnsanların yalnız ya da sıkıntılı olduğunda kendi kendilerine konuşması oldukça normal bir durumdur.

6) Erkeklerde selülit olur mu?

Portakal kabuğu gibi bir cilt sadece kadınlarda değil erkeklerde de bulunuyor. Ancak erkeklerde selülit daha çok boyun ve karın bölgesinde görülüyor.

7) Arka koltukta neden araba tutuyor?

Arkada oturunca ufuk çizgisi görülmüyor. Araç tutması, iç kulakta hareket algılanırken, gözlerden sabit olduğunuz bilgisinin gelmesi nedeniyle yaşanır. Yani arkada otururken, beyin aracın hareket ettiğini anlamaz ve böylece vücut dengesi bozulur.

8) Çay içmek gerçekten harareti alır mı?

Evet. Sıcak içecekler vücudun kendisini olduğundan daha sıcak zannetmesine yol açar. Vücut daha çok terler ve bu da ısı kaybına yol açar.

9) Parmaklar suda kalınca neden buruşuyor?

Eğer hücrelerinizin sahip olduğundan daha az yoğunlukta ya da az tuz çözeltisinin olduğu suya girerseniz, su osmos yöntemiyle vücuda emilir. Bu da derideki hücrelerin şişmesine neden olur. Hücreler alt tabakadaki dokulara bağlı olduklarından deri bu duruma uyum sağlayabilmek için buruşur.

10) Üzüm mü, şarap mı daha faydalı mı?

Şaraptaki sağlığa yararlı madde olan antioksidanların miktarı, üzümden iki kat daha fazla.

11) Kuşlar gerçekten ıslanmaz mı?

Kuşlar gagalarında ürettikleri yağı alarak tüylerine sürer. Bu da suyun yağı geçerek tüylere ulaşmasını engeller. Yani kuş tüyleri suya dayanıklıdır.

12) Evrenin en soğuk yeri nerede?

Dünyanın 5 bin ışık yılı uzağında yer olan büyük bir toz ve gaz bulutu Boomerang Nebula’da sıcaklık eksi 272 derece olarak tahmin ediliyor.

13) Neden tek yumurta ikizlerinin parmak izleri birbirini tutmuyor?

Tek yumurta ikizleri aynı DNA’ya sahip olsalar da hücre-hücre aynı değildir, dış görünüşünüzü genleriniz belirlemez. Parmak izleri ise vücutta maruz kalınan hormonlara bağlıdır. İki hücrenin hormon seviyesi farklı olduğu için, parmak izleri de aynı olmaz.

14) Neden ateşimiz çıktığında üşürüz?

Ateş, vücudun kendi termostatının ısısını yükseltmesiyle ortaya çıkar. Ancak kişi terlemediği ya da kan basıncı yükselmediği için üşür.

15) Eşekarısı bal yapar mı?

Hayır. Eşekarıları yalnızca çiçek özlerini emer ve ve bu özü yavrularını beslemek için de kullanır.

16) Dijital fotoğraflar 100 yıl saklanır mı?

Kağıda basılır ya da güneş ışınlarından korunacak şekilde CD’de saklanırsa, evet.

17) Havaya atılan su buz olarak düşer mi?

Eksi 30 derecede havaya atılan su yere buz olarak düşer.

18) Solaklar daha mı zeki?

Şimdiye kadarki bilimsel araştırmalar, solakların sağ elini kullananlardan daha yaratıcı ya da zeki olduğunu göstermedi.

19) OK (İng. Tamam) neyin kısaltılmasıdır?

Bununla ilgili en popüler teori “All Correct”in (herşey yolunda) kasıtlı olarak ’Oll Korreckt’ biçiminde yanlış yazılması ve buradan yapılan kısaltma olduğu yönündedir. OK, gülünç olması için sözcüklerin yanlış yazılmasının moda olduğu 1840’larda Boston gazetelerinde popüler oldu.

20) Neden ozon tabakasını, ozon gazıyla dolduramıyoruz?

Antarktika üzerindeki ozon deliğinin kapladığı alan, ABD’nin yüzölçümünden daha büyüktür ve buranın tekrar doldurulması için on milyonlarca ton ozon gerekir. Bu miktarda ozonun nakliyesinin maliyeti bile astronomik olur.

21) Yalnızca su ve vitaminle yaşanılır mı?

Hayır. Vitamin ve minareller kadar enerji üretmek ve hücrelerin kendilerini yenileyebilmesi için karbonhidrat, yağ ve proteine de gereksinim duyarız.

22) Kusursuz görüş nedir?

Göz doktorlarında bulunan harfli çizelgenin tamamını 6 metrelik bir uzaklıktan görmek kusursuz görüşün işaretidir.

23) Tiryaki olmak için kaç sigara içilmeli?

Önemli olan sigara sayısı değil. Bağımlılık sabah uyandıktan sonra ilk sigarayı ne zaman yaktığınızla ilgili. İlk sigara içişten sonra bağımlılık bir yıl içinde tamamlanıyor.

24) Mikroplara da mikrop bulaşır mı?

Evet. Mikroplara da bulaşan daha küçük mikroplar bulunuyor.

25) Neden soğan doğramak ağlatıyor?

Soğan doğrandığında havaya lachrymatoryfactor isimli bir enzim yayılıyor ve bu da göz kaşıntı yapıyor. Göz ise kendini savunmak için gözyaşlarını kullanıyor.
Alıntı
#9

…İlginç Bilgiler…
(3)

• Doğum Gününde Pasta Kesme Adeti Nereden Geliyor?

Düğünlerde pasta kesmek adetinin, yeni evlilere bereket, doğurganlık ve mutluluk dileklerinin iletilmesinin zaman içinde gelişmiş bir şekli olduğundan bahsetmiştik. Doğum günlerinde pasta kesmek adetinin ise tarihi kökeni ve amacı değişiktir. Zaten tek kat olan şekli ve üzerindeki mumlar nedeniyle pasta görünüş olarak da düğün pastasından farklıdır. Pasta sözcüğünü hep günümüzdeki anlamı ile kullanıyoruz. Aslında tarihi gelişimi içinde kek demek daha doğru olur.
Doğum günü pastasının bilinen tarihi Helen uygarlıklarına kadar uzanır. Bir kutlama amacı ile ortaya çıkması ise Ortaçağda Almanyada olmuştur. 13. yüzyılda Almanyada çocuklara gösterilen ilgi belki bugünkünden bile fazlaydı. Doğum günleri bir festival şeklinde kutlanıyordu.
Doğum günü kutlaması sabaha karşı, şafakta, gün ağarırken başlıyordu. Üstü yanar mumlarla süslenmiş pasta kek eve getirildiğinde çocuk uyandırılıyor, pastanın üstündeki mumların ise yemek vakti gelene kadar devamlı değiştirilerek sürekli yanar halde kalmaları sağlanıyordu. Yemeğin başında çocuk mumları üfleyerek söndürüyor ve şölen başlıyordu. Pastanın üzerindeki mumların sayısı çocuğun yaşından bir fazla oluyordu.
Bu bir fazla mum, bir gün sönecek hayatın ışığını simgeliyordu. Ayrıca çocuğa bir çok hediyeler getiriliyor, o gün istediği, sevdiği yiyecekler hazırlanıyordu. Yani o zamanlarda doğum günü kutlamaları çocuklara yönelikti. Günümüzde her yaştan insanın kutladığı doğum günü ve kesilen pasta işte o zamanların bir adetinin devamıdır. Doğum günü pastasının üstündeki mumları bir üfleyişte söndürmek, bu arada bir dilek tutmak, eğer dilek gerçekleşirse bunu kimseye söylememek adetleri de o günlerden kalmadır.

• Çinliler Yiyecekleri Niçin Çubuklarla Yerler?

Aslında nedeni tam bilinmiyor. Bir görüşe göre, vakti zamanında Çin imparatorlarından biri halkın ayaklanmasından korktuğundan, eritilip silah olarak tekrar kullanılabilecek metal olan her şeyin toplanmasını emretmiş. Ellerindeki bıçak, kaşık ve benzeri şeyleri vermek zorunda kalan Çinliler ne yapsınlar, çaresiz bambu kamışlarından yapılmış ince çubuklarla yemek yemeye alışmışlar. Akla daha yatkın gelen diğer bir görüşe göre ise çubukla yemek adeti Çinlilerin yiyeceklerini küçük parçalara bölüp yeme alışkanlıklarından ve buna bağlı olarak zaman içinde çok önemli bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Yemek çubukları milattan bir yüzyıl önce doğmuş. Yemeği içindeki yağa atıp karıştırarak pişirmeye yarayan tava benzeri kaplar kullanılmadan önce yiyecekler odun ateşi üzerinde pişiriliyormuş.
Nüfus çoğaldıkça artan yiyecek ihtiyacından dolayı ormanlar kesilip tarlalar açıldıkça bu sefer de odun, yani yakacak sıkıntısı başlamış. Zamanla etleri ve sebzeleri çok küçük parçalara bölüp, yağ içinde karıştırarak kızartmanın hem süratli pişmeyi hem de odundan tasarrufu sağladığını görmüşler. O zamanlar ağaç sıkıntısı nedeniyle, yemek masası kullanmak zenginlere mahsus bir lüks olduğundan insanlar bir elleri ile yiyecek veya pirinç tabağını tutuyor, yemek yemek için de sadece diğer ellerini kullanabiliyorlarmış. Çinlilerin yemeklerinin bol soslu olduğunu söylemeye gerek yok. Yerken çubukları kullanmak, her şeyi tek elle yemek zorunda olan Çinlilerin bütün parmaklarının kirlenmesi sorununu çözdüğü için hızla yayılmış. O zamanlar çubukların çok azı ağaçtan, çoğunluğu fildişi ve kemiktenmiş. Şimdi artık ne metal ne de ağaç kıtlığı var. Zaten onların yerini sentetik malzemeler çoktan almış durumda. Ne var ki bırakın Çini, diğer ülkelerdeki bir çok insan bile bir Çin lokantası bulup, çubuklarla yemeğe uğraşıp, Çin imparatorunun veya odun yokluğunun yarattığı eziyete seve seve katlanıyorlar.

• Yılbaşında Çam Ağacı Süsleme Adeti Nereden Geliyor?

Yılbaşı günlerinde, evin bir köşesinde, minik bir çam ağacı bulundurmak ve onu süslemek adetinin kökeninin Almanya olduğu ileri sürülür. Almanların cennet ağacı adını verdikleri ve Adem ile Havvanın gizemli hikayesine dayanarak üzerini elmalarla donattıkları ağaç köknardı. 15. yüzyıldan sonra bu ağaçlara sadece meyve değil ekmek, bisküvi gibi yiyecekler de asılmaya başlanmış, Protestanlığın yayılması ile birlikte bunlara yanan mumlar da eklenmiştir. Adet Avrupaya yayılırken aynı zamanda göçmenler tarafından Amerikaya da taşınmıştır. Aslında ağaçların ruhani törenlerde önemli bir sembol olarak yer alması adeti çok eskilere, Hıristiyanlık öncesi zamanlara, hatta putlara ve doğaya tapınıldığı zamanlardaki Mısır ve Çin uygarlıklarına kadar uzanır. O devirlerde doğanın yeşilliği ve ağaçlar sonsuz hayatın sembolleriydiler. Benzer şekilde Kuzey Avrupa ülkelerinde de yine Hıristiyanlıktan çok daha önceki zamanlarda ağaçlar ruhani bakımdan kutsal kabul ediliyorlardı.
Kuzey Avrupada kış aylarında sadece bir kaç saat süren gündüzler 21 Aralıktan itibaren uzamaya başlarlar. Uzun karanlık günlerin bittiğinin, gittikçe daha aydınlık günlerin geleceğinin müjdesi olan Aralık ayının bu günleri de törenlerle karşılanırdı. Bu adet Avrupada güneye indikçe değişerek yayıldı. Romalılar zamanında takvimin başlangıcının, dünyanın yaratıldığı ay olduğuna inanılan ve tabiatın canlanmasının müjdecisi olan Mart ayından Ocak ayına kaydırılması ile kutlanacak tarihler konusunda kafalar iyice karıştı. Zamanla Kuzey Avrupa ülkelerinin karanlığın bitişi ayin ve kutlamaları, Hıristiyan dünyasınca Hz. İsanın doğum günü kabul edilerek ki bu kesin değildir.
Noel kutlamalarına dönüştürüldü. Bu arada ağaçlar, özellikle çam ağaçları bu kutlamanın simgesi olmaya devam ettiler. Her ne kadar yılbaşı günlerinde bir çam ağacının süslenmesi tüm dünyada adet olduysa da bu günün dini bakımdan bir özelliği yoktur. Dünyanın Güneş etrafındaki bir turunu tamamladığı coğrafi bir konumdur. Uygarlık ve teknolojinin ilerlemesi ile çam ağacı üzerindeki mumların yerlerini yanıp sönen minik renkli ampuller, elma, ekmek ve bisküvinin yerini rengarenk süsler aldı. Günümüz insanı ağaçlara tapmamasına rağmen onların kıymetini daha iyi biliyor. Bir kaç günlük eğlence için çam ağaçlarını kesmiyor, plastik taklitlerini kullanıyor.
Alıntı
#10

…İlginç Bilgiler…
(3)

• Doğum Gününde Pasta Kesme Adeti Nereden Geliyor?

Düğünlerde pasta kesmek adetinin, yeni evlilere bereket, doğurganlık ve mutluluk dileklerinin iletilmesinin zaman içinde gelişmiş bir şekli olduğundan bahsetmiştik. Doğum günlerinde pasta kesmek adetinin ise tarihi kökeni ve amacı değişiktir. Zaten tek kat olan şekli ve üzerindeki mumlar nedeniyle pasta görünüş olarak da düğün pastasından farklıdır. Pasta sözcüğünü hep günümüzdeki anlamı ile kullanıyoruz. Aslında tarihi gelişimi içinde kek demek daha doğru olur.
Doğum günü pastasının bilinen tarihi Helen uygarlıklarına kadar uzanır. Bir kutlama amacı ile ortaya çıkması ise Ortaçağda Almanyada olmuştur. 13. yüzyılda Almanyada çocuklara gösterilen ilgi belki bugünkünden bile fazlaydı. Doğum günleri bir festival şeklinde kutlanıyordu.
Doğum günü kutlaması sabaha karşı, şafakta, gün ağarırken başlıyordu. Üstü yanar mumlarla süslenmiş pasta kek eve getirildiğinde çocuk uyandırılıyor, pastanın üstündeki mumların ise yemek vakti gelene kadar devamlı değiştirilerek sürekli yanar halde kalmaları sağlanıyordu. Yemeğin başında çocuk mumları üfleyerek söndürüyor ve şölen başlıyordu. Pastanın üzerindeki mumların sayısı çocuğun yaşından bir fazla oluyordu.
Bu bir fazla mum, bir gün sönecek hayatın ışığını simgeliyordu. Ayrıca çocuğa bir çok hediyeler getiriliyor, o gün istediği, sevdiği yiyecekler hazırlanıyordu. Yani o zamanlarda doğum günü kutlamaları çocuklara yönelikti. Günümüzde her yaştan insanın kutladığı doğum günü ve kesilen pasta işte o zamanların bir adetinin devamıdır. Doğum günü pastasının üstündeki mumları bir üfleyişte söndürmek, bu arada bir dilek tutmak, eğer dilek gerçekleşirse bunu kimseye söylememek adetleri de o günlerden kalmadır.

• Çinliler Yiyecekleri Niçin Çubuklarla Yerler?

Aslında nedeni tam bilinmiyor. Bir görüşe göre, vakti zamanında Çin imparatorlarından biri halkın ayaklanmasından korktuğundan, eritilip silah olarak tekrar kullanılabilecek metal olan her şeyin toplanmasını emretmiş. Ellerindeki bıçak, kaşık ve benzeri şeyleri vermek zorunda kalan Çinliler ne yapsınlar, çaresiz bambu kamışlarından yapılmış ince çubuklarla yemek yemeye alışmışlar. Akla daha yatkın gelen diğer bir görüşe göre ise çubukla yemek adeti Çinlilerin yiyeceklerini küçük parçalara bölüp yeme alışkanlıklarından ve buna bağlı olarak zaman içinde çok önemli bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Yemek çubukları milattan bir yüzyıl önce doğmuş. Yemeği içindeki yağa atıp karıştırarak pişirmeye yarayan tava benzeri kaplar kullanılmadan önce yiyecekler odun ateşi üzerinde pişiriliyormuş.
Nüfus çoğaldıkça artan yiyecek ihtiyacından dolayı ormanlar kesilip tarlalar açıldıkça bu sefer de odun, yani yakacak sıkıntısı başlamış. Zamanla etleri ve sebzeleri çok küçük parçalara bölüp, yağ içinde karıştırarak kızartmanın hem süratli pişmeyi hem de odundan tasarrufu sağladığını görmüşler. O zamanlar ağaç sıkıntısı nedeniyle, yemek masası kullanmak zenginlere mahsus bir lüks olduğundan insanlar bir elleri ile yiyecek veya pirinç tabağını tutuyor, yemek yemek için de sadece diğer ellerini kullanabiliyorlarmış. Çinlilerin yemeklerinin bol soslu olduğunu söylemeye gerek yok. Yerken çubukları kullanmak, her şeyi tek elle yemek zorunda olan Çinlilerin bütün parmaklarının kirlenmesi sorununu çözdüğü için hızla yayılmış. O zamanlar çubukların çok azı ağaçtan, çoğunluğu fildişi ve kemiktenmiş. Şimdi artık ne metal ne de ağaç kıtlığı var. Zaten onların yerini sentetik malzemeler çoktan almış durumda. Ne var ki bırakın Çini, diğer ülkelerdeki bir çok insan bile bir Çin lokantası bulup, çubuklarla yemeğe uğraşıp, Çin imparatorunun veya odun yokluğunun yarattığı eziyete seve seve katlanıyorlar.

• Yılbaşında Çam Ağacı Süsleme Adeti Nereden Geliyor?

Yılbaşı günlerinde, evin bir köşesinde, minik bir çam ağacı bulundurmak ve onu süslemek adetinin kökeninin Almanya olduğu ileri sürülür. Almanların cennet ağacı adını verdikleri ve Adem ile Havvanın gizemli hikayesine dayanarak üzerini elmalarla donattıkları ağaç köknardı. 15. yüzyıldan sonra bu ağaçlara sadece meyve değil ekmek, bisküvi gibi yiyecekler de asılmaya başlanmış, Protestanlığın yayılması ile birlikte bunlara yanan mumlar da eklenmiştir. Adet Avrupaya yayılırken aynı zamanda göçmenler tarafından Amerikaya da taşınmıştır. Aslında ağaçların ruhani törenlerde önemli bir sembol olarak yer alması adeti çok eskilere, Hıristiyanlık öncesi zamanlara, hatta putlara ve doğaya tapınıldığı zamanlardaki Mısır ve Çin uygarlıklarına kadar uzanır. O devirlerde doğanın yeşilliği ve ağaçlar sonsuz hayatın sembolleriydiler. Benzer şekilde Kuzey Avrupa ülkelerinde de yine Hıristiyanlıktan çok daha önceki zamanlarda ağaçlar ruhani bakımdan kutsal kabul ediliyorlardı.
Kuzey Avrupada kış aylarında sadece bir kaç saat süren gündüzler 21 Aralıktan itibaren uzamaya başlarlar. Uzun karanlık günlerin bittiğinin, gittikçe daha aydınlık günlerin geleceğinin müjdesi olan Aralık ayının bu günleri de törenlerle karşılanırdı. Bu adet Avrupada güneye indikçe değişerek yayıldı. Romalılar zamanında takvimin başlangıcının, dünyanın yaratıldığı ay olduğuna inanılan ve tabiatın canlanmasının müjdecisi olan Mart ayından Ocak ayına kaydırılması ile kutlanacak tarihler konusunda kafalar iyice karıştı. Zamanla Kuzey Avrupa ülkelerinin karanlığın bitişi ayin ve kutlamaları, Hıristiyan dünyasınca Hz. İsanın doğum günü kabul edilerek ki bu kesin değildir.
Noel kutlamalarına dönüştürüldü. Bu arada ağaçlar, özellikle çam ağaçları bu kutlamanın simgesi olmaya devam ettiler. Her ne kadar yılbaşı günlerinde bir çam ağacının süslenmesi tüm dünyada adet olduysa da bu günün dini bakımdan bir özelliği yoktur. Dünyanın Güneş etrafındaki bir turunu tamamladığı coğrafi bir konumdur. Uygarlık ve teknolojinin ilerlemesi ile çam ağacı üzerindeki mumların yerlerini yanıp sönen minik renkli ampuller, elma, ekmek ve bisküvinin yerini rengarenk süsler aldı. Günümüz insanı ağaçlara tapmamasına rağmen onların kıymetini daha iyi biliyor. Bir kaç günlük eğlence için çam ağaçlarını kesmiyor, plastik taklitlerini kullanıyor.
Alıntı




Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar): 1 Ziyaretçi