Konuyu Değerlendir
  • 0 Oy - 0 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Un, Şeker ve Tuzdan Kaçının!
#1

Un, Şeker ve Tuzdan kaçınmalıyız herşeyin fazlası zarar. Özellikle bu üç beyazın. İnsan vücudunun çok düşük oranda sodyum mineraline ihtiyacı vardır. Yüksek miktarda sodyum tüketiminin ciddi sağlık problemlerine neden olduğu bilinmesine rağmen dünyanın birçok yerinde kişiler alması gereken miktardan çok daha yüksek miktarda sodyum tüketiyorlar.

Günlük normal bireyler için tuz ihtiyacı 3-7 gr arasınadır. Ortalama 5 gr dır. Ülkemizde yapılan araştırmalarda erkekler günlük 19.3 gram, kadınlar ise 16.8 gram tuz tüketiyor. Ortalama tüketim miktarı ise 18 gramı buluyor.

California Üniversitesi Pedatri Profesörü Robert Lustig, şekerin herhangi bir zehirden farklı olmadığını belirtirken, nasıl şeker bağımlısı olduğumuzu ve bu bağımlılıktan nasıl kurtulacağımızı şöyle anlatıyor.

[Resim: KF71xLs.jpg]

Şeker ekleyerek her yiyecek ve içeceğe tat eklemek mümkündür. Üstelik sadece tat eklemekle kalmazsanız. Çünkü şeker dildeki tat alma reseptörlerini bloke eder. Bu da beynin farklı şekilde uyarılmasını sağlar. Böylece bağımlılık mekanizması çalışmaya başlar. İşlenmiş şeker, gıda endüstrisi tarafından üretilmiştir. Bu sayede insanların damak zevki kasıtlı bir şekilde değiştirilmiştir. İnsanlar eroin bağımlısı olduğu gibi farkında olmadan şeker bağımlısı oldular. Şeker ya da çikolata krizine giren insanlar var.

Şeker bağımlılığı küçük yaştan başlarsa etkileri çok daha kaçınılmaz oluyor. Çocuk şekerin tadını aldıktan sonra bir daha bırakamıyor. Lolipop yiyen bir çocuğa kereviz yedirmeyi başaramazsınız. Çünkü o çocuk şeker bağımlısı olmuştur. Bu da o çocuğun gelecekte yaşayacağı bir çok sağlık probleminin kapısını açar.

BAĞIMLILIKTAN NASIL KURTULURSUNUZ?

Öncelikle şekeri hayatınızdan çıkaracağınıza inanın. Artık tatlı bir hayatı olmayacak. Başlangıç olarak en az bir hafta küçük bir parça bile olsa şekerli hiçbir şey yemeyin. Bu, tat alma dokunuzu bir nebze olsun eski haline getirecek. Ama unutmayın bunu belirli bir dönem değil, ömür boyu devam ettireceksiniz. Hayatınızın geri kalanında şekeri bir ihtiyaç olarak değil, nadir tüketilen bir lüks haline getireceksiniz.

PUSUDA BEKLEYEN HASTALIKLAR

Fruktoz ise ondan 7 kat daha tehlikelidir.
Yaşlanmayı hızlandırır.
Kardiyovasküler rahatsızlıkları tetikler.
Alzheimer riskini yükseltir.
Beyin hasarı oluşturur.
Öğrenmeyi zorlaştırır.
Felç geçirme oranı artar.
İltihap oluşumunu elverişli hale getirir.
Ciltte kırışıklık oluşturur.
Kemiklerin güçsüz düşmesine neden olur.
Kanser ihtimalini artırır.
Mide rahatsızlıklarına sebep verir.
Karaciğer ve pankreası harap eder.

TUZLU YEMEK ÖLÜM SAÇIYOR

ABD'de bulunan Harvard Üniversitesindeki araştırmada, dünyada kalp krizleri, felç ve diğer kalp hastalıklarından ölenlerin %15'inin çok fazla tuz tüketmekten olduğu ifade edildi. Araştırma başkanı Dariush Mozaffarian: "Tuz tüketiminin azaltılması milyonlarca hayat kurtaracaktır. Her yıl bu nedenle 2,5 milyon kişi ölüyor" dedi.

"İKİ ÖĞÜN SAĞLIK; ÜÇÜNCÜ ÖĞÜN HASTALIKTIR"

İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, günde 2 öğün beslenilmesi gerektiğini söylüyor. Tereyağı, yoğurt ve zeytinin evde yapılması önerisinde bulunan Karatay, Türk halkının günde 8-12 öğün beslendiğine dikkat çekerek, toplumun ''enine büyüdüğünü'' ifade ediyor:

"İbn-i Sina, 'İki öğün sağlıktır, üçüncü öğün hastalıktır' der. Sabah zaten çok kuvvetli yiyince doğal olarak iki öğüne iniyorsunuz. Akşam yemeği de erken yemeli. Hz. Muhammed'in tavsiyesi de bu doğrultudadır. Kuvvetli bir kahvaltı yaptıktan sonra zaten acıkmıyorsunuz. 50 yaşından sonra 6-7 öğün yemek tamamen sağlıksızdır. İbn-i Sina diyor ki, 'Yaş ilerledikçe, hareket artacak'. Oysa biz yaşlandıkça köşemize çekiliyoruz, bu çok yanlış. Türk toplumu eğer şişmansa, hastaysa, göbeği varsa, şeker veya kalp hastasıysa, kiloluysa, depresyon hastasıysa, kanseri varsa, Alzheimer'ı varsa, şeker, tatlı tüketmeyecek. Benim gibi 60-70 yaşındaysanız, oturup 3 öğün ekmek, şeker yiyemezsiniz. Şekerli içecek içemezsiniz. Çünkü harcamıyorsunuz, ihtiyacınız da kalmıyor. Metabolizma yavaşlamış oluyor, hormonlar gitmiş. Vücutta hormon kalmamış. Ben buna dikkat çekmek istiyorum."
Alıntı


Benzer Konular
Konu: / Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj



Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar): 1 Ziyaretçi